Bütün insanlar eşit yaratılmaz.
- Not all men are created equal.
Hiçbir şey kaybolmaz, hiçbir şey yaratılmaz, her şey dönüşür.
- Nothing is lost, nothing is created, everything is transformed.
Tatoeba sitesi Japon bir adam tarafından mı oluşturuldu?
- Was the Tatoeba site created by a Japanese guy?
Bu oyun Birlik motorunu kullanarak oluşturuldu.
- This game was created using the Unity engine.
İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.
- Human beings are created to create things.
Kâinat nasıl yaratıldı?
- How was the universe created?
Tom tüm insanların eşit yaratıldığına inanıyor.
- Tom believes that all men are created equal.
Meksika'daki Chicxulub krateri, dinozorları öldüren asteroid tarafından yaratılmış olabilir.
- The Chicxulub crater in Mexico may have been created by the asteroid that killed the dinosaurs.
İnsanoğlu Tanrı'nın suretinde yaratılmıştır.
- Human beings were created in God's image.
İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.
- Human beings are created to create things.
Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
- In the beginning God created the heaven and the earth.
Yeni bir web sitesi yaratmak zorundayım.
- I have to create a new website.
İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.
- Human beings are created to create things.
Akıllı telefonlar için bir uygulama oluşturmak çok zor mudur?
- Is it very difficult to create an app for smartphones?
Karlo, anlamak ve oluşturmak yeteneğine sahiptir.
- Karlo has the ability to understand and create.
Yeni bir web sitesi yaratmak zorundayım.
- I have to create a new website.
Onlar sentetik yaşam formu yaratmak istiyor.
- They want to create a synthetic life form.
Ünlü yazar bir başka en çok satan kitabı oluşturdu.
- The famous author created another best-selling book.
Ben bir örnek oluşturursam, onu benim için düzeltir misin?
- If I create an example, will you correct it for me?
Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!
- People of Almaty, let us create a child-friendly city!
Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.
- Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
Biz ayrıca ayrı sigara içme bölümü yapmak zorunda kalacağız.
- We'll also have to create a separate smoking section, won't we?
James Cameron film yapmak için yeni bir yol ortaya çıkardı.
- James Cameron created a new way to make movies.
According to the Bible, God created the universe in six days.
A sudden chemical spill on the highway created a chain-collision which created a record traffic jam.
Couturiers create exclusive garments for an affluent clientele.
Children usually enjoy creating, never mind if it's of any use.
Under the concordate with Belgium, at least one Belgian clergyman must be created cardinal; by tradition, every archbishop of Mechelen is thus created a cardinal.
Henry VIII created him a Duke.
... stations that All Access has created for us automatically. ...
... was the one who created the invisibility shield. And then I realized something else. If ...