Bir kadın iyi bir koca yaratmak için bir dahi olmalı.
- A woman must be a genius to create a good husband.
Biz hiç yeni sorunlar yaratmak istemiyoruz.
- We don't want to create any new problems.
Akıllı telefonlar için bir uygulama oluşturmak çok zor mudur?
- Is it very difficult to create an app for smartphones?
Web sitesi oluşturmak için birini arıyorum.
- I'm looking for someone to create a website.
Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.
- Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
Yeni bir web sitesi yaratmak zorundayım.
- I have to create a new website.
Ben bir örnek oluşturursam, onu benim için düzeltir misin?
- If I create an example, will you correct it for me?
Bir iPad app oluşturmanın bu kadar zor olacağını asla düşünmemiştim.
- I never thought it'd be this hard to create an iPad app.
Hiçbir şey kaybolmaz, hiçbir şey yaratılmaz, her şey dönüşür.
- Nothing is lost, nothing is created, everything is transformed.
Bütün insanlar eşit yaratılmaz.
- Not all men are created equal.
Tatoeba sitesi Japon bir adam tarafından mı oluşturuldu?
- Was the Tatoeba site created by a Japanese guy?
Avrupa Birliği Fransız-Alman düşmanlığı üzerinde yükselmek için bir arzunun bir sonucu olarak oluşturuldu.
- The European Union was created as a result of a desire to rise above French-German enmity.
İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.
- Human beings are created to create things.
Edebiyattaki her kusursuz adam, her zaman bir kadının kalemi tarafından yaratıldı.
- Every perfect man in literature has always been created by the pen of a woman.
Tom tüm insanların eşit yaratıldığına inanıyor.
- Tom believes that all men are created equal.
İnsanlar sevilmek, nesneler ise kullanılmak için yaratılmıştı. Dünya kaos içinde, çünkü her şey karşıt.
- People were created to be loved, things were created to be used. The world is in chaos, because everything is opposite.
İnsanoğlu Tanrı'nın suretinde yaratılmıştır.
- Human beings were created in God's image.
Tanrı dünyamızda yoksa, öyleyse Tanrı'yı kendi ellerimle yaratacağım.
- If God doesn't exist in our world, then I will create God with my own hands.
Allah dünyayı yarattı.
- God created the world.
Birbirlerine bakan iki ayna, sonsuza kadar yinelenen bir görüntü yarattı.
- The two mirrors facing each other created a repeating image that went on to infinity.
İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.
- Human beings are created to create things.
Davranışın çok sayıda sorun yaratıyor.
- Your behavior is creating a lot of problems.
Ayrılıkçı hareket ülke içinde çatışma yaratıyor.
- The separatist movement is creating conflict within the country.
Biz ayrıca ayrı sigara içme bölümü yapmak zorunda kalacağız.
- We'll also have to create a separate smoking section, won't we?
James Cameron film yapmak için yeni bir yol ortaya çıkardı.
- James Cameron created a new way to make movies.
O bir suçun öyküsünü yaratmada iyidir.
- She's good at creating the narrative of a crime.
Din hala kullanımda olan çeşitli takvimleri yaratmada çok önemli bir rol oynamıştır.
- Religion played a very important role in creating the various calendars still in use.
According to the Bible, God created the universe in six days.
A sudden chemical spill on the highway created a chain-collision which created a record traffic jam.
Couturiers create exclusive garments for an affluent clientele.
Children usually enjoy creating, never mind if it's of any use.
Under the concordate with Belgium, at least one Belgian clergyman must be created cardinal; by tradition, every archbishop of Mechelen is thus created a cardinal.
Henry VIII created him a Duke.