Sizin fikriniz bizim politikamıza ters düşüyor.
- Your idea runs counter to our policy.
Tom bir dizüstü bilgisayarda yazı yazarken tezgahta oturdu.
- Tom sat at the counter, typing on a notebook computer.
İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?
- An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what?
Tokyo borsasında, aşağı yukarı 450 şirketin hisse senetleri sayaç üzerinde işlem gördü.
- In the Tokyo stock market, stocks of about 450 companies are traded over the counter.
Gişeden tüm para çalındı.
- All money from the counter was stolen.
Biletinizi gişede alın lütfen.
- Please pick up your ticket at the counter.
O, onların teklifine şaşırtıcı bir öneri ile karşılık verdi.
- He countered their proposal with a surprising suggestion.
Onlar karşı teklifi kabul etmediler.
- They didn't accept the counterproposal.
Aşırılığa karşı çıkmak için ithaf edilmiş gün için slogan kahverengi yerine gök kuşağı renkleri idi.
- The slogan for the day dedicated to counter extremism was, rainbow colours instead of brown.
Aşırılığa karşı çıkmak için ithaf edilmiş gün için slogan kahverengi yerine gök kuşağı renkleri idi.
- The slogan for the day dedicated to counter extremism was, rainbow colours instead of brown.
Tokmağı saat yönünün tersine çevirin.
- Turn the knob counterclockwise.
Tokmağı saat yönünün tersine çevirin.
- Turn the knob counterclockwise.
Sizin fikriniz bizim politikamıza ters düşüyor.
- Your idea runs counter to our policy.
Uçuşundan en az bir saat önce kontuara gel, lütfen.
- Please come to the counter at least an hour before your flight.
Japon Hava Yolları kontuarı nerede?
- Where is the Japan Airlines counter?
Tom mutfak bankosuna oturdu ve ton balıklı bir sandviç yedi.
- Tom sat down at the counter and ate a tuna fish sandwich.
We believe that his proposal is counter to our well-established policy.
His carrying a knife was counter to my plan.
Always know a counter to any hold you try against your opponent.
Running counter to all the rules of virtue. -Locks.
He put his money on the counter, and the shopkeeper put it in the till.
He's only 16 months, but is already a good counter - he can count to 100.
Seymour, sitting in an old corduroy armchair across the room, a cigarette going, wearing a blue shirt, gray slacks, moccasins with the counters broken down, a shaving cut on the side of his face .