Bu, yaşam, para, ve malzemelerde çok pahalıya mal olmuştu.
- It had been very costly in lives, money, and supplies.
Bu çok pahalıya mal olabilir.
- It could be very costly.
Eski çağlarda tuz az bulunan ve maliyetli bir metaydı.
- Salt was a rare and costly commodity in ancient times.
Tom pahalıya mal olan bir hata yaptı.
- Tom made a costly mistake.
Tom pahalıya mal olan bir hata yaptı.
- Tom made a costly mistake.
Bu, dünyanın en pahalı depremidir.
- This is the world's most costly earthquake.
Bir gece rüyasında, güzel mor bir çiçek bulduğunu ve çiçeğin ortasında da değerli bir mücevher bulunduğunu gördü.
- He dreamt one night that he found a beautiful purple flower, and that in the middle of it lay a costly pearl.
Masraf binlerce doları bulacak.
- The cost will run into thousands of dollars.
O bir masraflı hataydı.
- It was a costly mistake.
İçeri girmenin ücreti ne kadar?
- How much does it cost to get in?
En büyük kaygı ücret.
- The biggest concern is cost.
Ben, ne pahasına olursa olsun ona yardım etmeliyim.
- I must help her at any cost.
İnsanlar genellikle kendi mahremiyetleri pahasına ünlü olurlar..
- People usually become famous at the cost of their privacy.
Zarar bize çok paraya mal olacak.
- The damage will cost us a lot of money.
Bu siyah pantolonların ve bu kırmızı gömleklerin fiyatı ne kadar?
- How much do these black pants and red shirts cost?
Sıfırken 3.000.000 yen fiyatı olan arabalar, şimdi 300.000 ediyor; bu durumda sanırım benimkini biraz daha kullanacağım.
- Cars that, when new, cost 3,000,000 yen are apparently now worth 300,000, so I think I'll use mine a little longer.
O, üç dolara mal olmaktadır.
- It costs three dollars.
O kitap 3.000 yene mal olmaktadır.
- That book costs 3,000 yen.
Bir bira ne kadar tutar?
- How much does a beer cost?
Bu elmas servet tutar.
- This diamond costs a fortune.
Bir gömlek yapmak kaça mal olur?
- How much does it cost to make a T-shirt?
Köprü yapmak, maliyetin dışında, uzun sürecektir.
- Apart from the cost, it will take long to build the bridge.
Bu kazak elli dolardan daha fazla eder.
- This sweater costs more than fifty dollars.
On kağıt tabağın maliyeti bir dolar eder.
- Ten paper plates cost one dollar.
Kaçınılabilir maliyetleri kısmak istiyorum.
- I want to cut down any avoidable costs.
Maliyeti ne kadar olursa olsun, milyoner sanat eserini alma konusunda ısrar etti.
- The millionaire insisted on acquiring the masterpiece no matter how much it cost.
İyi sözler çok değerlidir , ama neredeyse hiçbir maliyeti yoktur.
- Good words are worth a lot, but cost almost nothing.
Organik gıda yemek maliyetine değer mi?
- Is eating organic food worth what it costs?
Yeni bir ev inşa etmek bana çok paraya mal oldu.
- It cost me a lot of money to build a new house.
Onu tamir etmek yaklaşık 2000 yene mal olacak.
- It will cost about 2000 yen to repair it.
a costly error.