Jüri, Leyla'yı yirmi yıl hapse mahkûm etti.
- A jury convicted Layla for twenty years in jail.
Tom suçu kanıtlanmış bir banka soyguncusu.
- Tom is a convicted bank robber.
Tom suçu kanıtlanmış bir katil.
- Tom is a convicted murderer.
O, cinayetten mahkûm edildi.
- He was convicted of murder.
Tom son dört yılda iki kez alkollü araba sürmekten mahkûm edildi.
- Tom has been convicted of drunken driving twice in the last four years.
Tom, Mary'nin katilini mahkum etmemiz için ihtiyacımız olan delili buldu.
- Tom found the evidence we needed to convict Mary's killer.
O, cinayetten mahkûm edildi.
- He was convicted of murder.
Polis bu alanda kaçan bir hükümlüyü arıyor.
- The police are hunting an escaped convict in this area.
Tom o hapishanede ömür boyu hapse mahkum tek hükümlü olduğunu öğrendi.
- Tom learnt that he was the only convict sentenced to life imprisonment in that prison.
Onu mahkûm etmek için suçla ilgili yeterli kanıt yoktu.
- There wasn't enough evidence to convict him of the crime.
Şu anda Tom Jackson'u mahkûm etmek için ihtiyacımız olan tüm kanıta sahibiz.
- We now have all the evidence we need to convict Tom Jackson.
Onu mahkûm etmek için suçla ilgili yeterli kanıt yoktu.
- There wasn't enough evidence to convict him of the crime.
Tom, Mary'nin katilini mahkum etmemiz için ihtiyacımız olan delili buldu.
- Tom found the evidence we needed to convict Mary's killer.
Tom ikinci derece cinayetten suçlu bulundu ve on yıl hapse mahkum edildi.
- Tom was convicted of second degree murder and sentenced to ten years in jail.
Tom ve Mary'nin her ikisi de suçlu bulundular.
- Both Tom and Mary were convicted.
Tom birinci dereceden cinayetten suçlu bulundu.
- Tom was convicted of first-degree murder.
Tom hüküm giymiş bir suçlu.
- Tom is a convicted felon.
Hiç inançları yoktur.
- They don't have any deep convictions.
Çok derin inançları var.
- They have very deep convictions.
informally, notably in a moral sense; said about both perpetartor and act.