Sami hayatını milyon dolarlık anlaşmaları kontrol ederek geçirdi.
- Sami spent her life controlling million-dollar deals.
Önümüzdeki 4 ila 6 hafta, büyük Ebola salgınını kontrol etmekte çok önemlidir.
- The next four to six weeks are crucial in controlling the massive Ebola outbreak.
Öfkemi kontrol etmekte zorlanıyorum.
- I have trouble controlling my anger.
Pilot, uçağı kontrol ederken zorluk yaşadı.
- The pilot was having trouble controlling the aircraft.
Başımı kaybetmemek için kendimi kontrol ediyorum.
- I'm controlling myself not to lose my head.
Önümüzdeki 4 ila 6 hafta, büyük Ebola salgınını kontrol etmekte çok önemlidir.
- The next four to six weeks are crucial in controlling the massive Ebola outbreak.
Öfkenizi kontrol etmekte bir sorununuzun olduğunu söylemek adil olur mu?
- Would it be fair to say you have a problem controlling your anger?
El yıkama, bakterileri kontrol etmek için bir yoldur.
- Hand washing is one way to control bacteria.
Tarifeleri blok olarak kontrol etmenin ülke ülke kontrol etmekten daha uygun olduğunu vurgulamak istiyorum.
- I would like to stress that it is more convenient to control tariffs as a bloc rather than country by country.
Enflasyon kontrolün dışına çıkıyor.
- Inflation is getting out of control.
Doğum kontrolü için bir prezervatif kullandın, değil mi?
- You used a condom for birth control, right?
İnka İmparatorluğu yönetimi her şeyi kontrol etti.
- The government of the Inca Empire controlled everything.
Kaderi idare etmek isteyen asla barış bulamaz.
- He who seeks to control fate shall never find peace.
Öfkeyi kontrol etmek zordur.
- Anger is hard to control.
Hayatta bazı şeyler kontrol etme yeteneğimizin ötesindedir.
- Some things in life are beyond our ability to control.
Tom, Xbox One denetimcisini DualShock 4'ün üstünde tercih ediyor.
- Tom prefers the Xbox One controller over the DualShock 4.
Gerçekten denetimde misin?
- Are you really in control?
Kaderi idare etmek isteyen asla barış bulamaz.
- He who seeks to control fate shall never find peace.
Franko'nun güçleri İspanya'da kontrolü ele geçirdi.
- Franco's forces took control in Spain.
Tom öfkesini kontrol etmekte güçlük çekiyor.
- Tom has difficulty controlling his anger.
His mother is very controlling.
With a simple remote, he could control the toy truck.
I couldn't control my anger.
- I could not control my anger.
She cannot control her children.
- She can't control her children.
... ones that are controlling the response to some level, and ...
... and controlling these lights. Okay, okay, you get the idea with that. ...