Beklentilerin tersine onlar kolaylıkla kazandı.
- Contrary to expectations, they won with ease.
Onun söylediği gerçeğe aykırıdır.
- What he has said is contrary to fact.
Sonuç onun beklentilerine aykırıydı.
- The result was contrary to his expectations.
Mary fakir değildir. Aksine, o oldukça zengindir.
- Mary is not poor. On the contrary, she is quite rich.
Ne var ki aksi de her zaman doğrudur.
- And yet, the contrary is always true as well.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.
Birinin çözümü, ötekinin çözümünü kanıtlayabilir.
- The solution of one may prove to be the solution of the other.
Al birini vur ötekine!
- One's as bad as the other.
Başka seçeneğim yoktu.
- I had no other choice.
Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.
- By other's faults wise men correct their own.
O tembel değildir, tam tersine sıkı çalışan biri olduğunu düşünüyorum.
- He's not lazy. On the contrary, I think he's a hard worker.
Bitirdin mi? Tam tersine, henüz başlamadım bile.
- Have you finished? On the contrary, I have not even begun yet.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.
O tembel değildir, tam tersine sıkı çalışan biri olduğunu düşünüyorum.
- He's not lazy. On the contrary, I think he's a hard worker.
Onun meşgul olduğunu sanıyordum ama tam tersine boştaydı.
- I thought he was busy, but on the contrary he was idle.
Savaş, barış getirmez. Tam tersine, o acı ve keder getirir.
- War doesn't bring on peace; on the contrary, it brings pains and grief on both sides.
O tembel değildir, tam tersine sıkı çalışan biri olduğunu düşünüyorum.
- He's not lazy. On the contrary, I think he's a hard worker.
Plana aykırı bir görüşüm vardı.
- I had a contrary opinion to the plan.
Sonuç onun beklentilerine aykırıydı.
- The result was contrary to his expectations.
George'un iki kuzeni var; biri Almanya'da ve diğeri İsviçre'de yaşıyor.
- George has two cousins; one lives in Germany and the other in Switzerland.
Bir el diğerini yıkar.
- One hand washes the other.
Başkasının senin yerine düşünmesini bekleme!
- Don't expect others to think for you!
Küçük kız, Emily'den başkasına asla gülümsemez.
- The little girl never smiles at anyone other than Emily.
Mary fakir değildir. Aksine, o oldukça zengindir.
- Mary is not poor. On the contrary, she is quite rich.
Onun cevabı beklentilerimizin aksineydi.
- His response was contrary to our expectations.
Geçen gün kameramı kaybettim.
- I lost my camera the other day.
Bu geçen gün kaybettiğim kalemin aynısı.
- This is the same pencil that I lost the other day.
Tom'tan başka kimsenin onu yaptığını hiç görmedim.
- I've never seen anyone other than Tom do that.
Başkalarına iyilik etmek değerli bir harekettir; başkalarını incitmek bir günahtır.
- To do good to others is a meritorious act; to hurt others is a sin.
Bu gün başka sıradan bir gün gibi başladı.
- This day started like any other ordinary day.
Bundan başka herhangi bir şey yapma.
- Don't do anything other than this.
Bundan başka boyutlarda var mı?
- Do you have this in other sizes?
Madame,’ seyde Sir Palomydes, ‘ye may say what ye woll – I may nat contrary you – but, by my knyghthod, I knew nat my lorde Sir Trystram.’.
... really thinks that they run contrary to their interests, and even if the computer that they're ...