Yemek henüz hazır değil.
- The food's not ready yet.
Bilim adamları henüz kanser için bir çare bulmadılar.
- Scientists haven't found a cure for cancer yet.
Sonunda soğuk algınlığın bitti mi?
- Are you over your cold yet?
Sonunda gerçeği öğrenecek.
- He is yet to know the truth.
Şimdiye kadar ondan bir kelime duymadım.
- I have not heard a word from him as yet.
Şimdilik her şey yolunda gidiyor.
- As yet, everything has been going well.
Şu anda, yine de görüş birliğine varılmalı.
- At present, consensus has yet to be reached.
Şu anda hiç planın var mı?
- Do you have any plans yet?
Tom'un üçüncü evliliği mutsuzdu ve hâlâ bir kez daha boşanmayı düşünüyordu.
- Tom's third marriage was unhappy and he was considering yet another divorce.
Hangi yöntemin daha iyi olduğunu henüz tartışmadık.
- We have not yet discussed which method is better.
Kompozisyonun yine de en iyisi.
- Your composition is the best yet.
Güneş parlıyordu, yine de hava soğuktu.
- The sun was shining, yet it was cold.
Tom çoktan burada, ama Bill henüz gelmedi.
- Tom's already here, but Bill hasn't come yet.
O gelmek için söz verdi, ama henüz dönmedi.
- He promised to come, but hasn't turned up yet.
John henüz gelmedi, ancak o gelirse, seni ararım.
- John has not come yet, but when he does, I will call you.
Tanrım, bana iffet ve ölçülülük ver, ancak henüz değil.
- God, please give me chastity and continence, but not yet.
The workers went to the factory early and are striking yet.