Çocuk, içinde eski gazetelerden başka hiçbir şey içermeyen büyük bir kutu buldu.
- The boy found the big box contained nothing but old newspapers.
Tom'un bana verdiği kutunun içinde patates vardı.
- The box Tom gave me contained potatoes.
Bu bira %5 alkol içermektedir.
- This beer contains 5% alcohol.
Bu sözlük pek çok bilgi içermektedir.
- This dictionary contains a lot of information.
Plaja gittiğin zaman okyanusta bulunan evrenin sınırsızlığını görürsün.
- When you go to the beach you see the immensity of the universe contained in the ocean.
Sözlük, yaklaşık yarım milyon kelime içeriyor.
- The dictionary contains about half a million words.
Coca-Cola'nın üretildiği ilk yıllarda, o kokain içeriyordu. 1914'te, kokain bir uyuşturucu olarak gruplandırıldı ve sonra Coca-Cola'nın üretimi için kokain yerine kafein kullandılar.
- In the first years that Coca-Cola was produced, it contained cocaine. In 1914, cocaine was classified as a narcotic, after which they used caffeine instead of cocaine in the production of Coca-Cola.
Doctors are trying to contain disease.
I couldn’t contain my excitement any longer.
This box contained rat poison, now it contains a dead rat.
The brush fire is now contained, if it doesn't jump the lines it will burn itself out.
If that subgraph contains the vertex in question then it must be spanning.
... If global climate change is not contained or managed in some way, how that story plays ...