Tom'un önerisini dikkate almak zorunda kaldım.
- I had to consider Tom's proposal.
Her ihtimali göz önünde bulundurmak zorundayım.
- I have to consider every possibility.
Bir açıklama daha olma ihtimalini göz önünde bulundurmak için zerre kadar istekli olmadığına inanamıyorum.
- I can't believe that you aren't at least willing to consider the possibility that there's another explanation.
O hesaba katmak için çok fazla.
- That's a lot to consider.
Bu sorunu göz önüne almak zorundayız.
- We have to take this problem into consideration.
Ailenin kültürel geçmişini göz önüne almak çok önemlidir.
- It is very important to consider the cultural background of the family.
Diğer alternatiflerin ihtimalini düşünmek için zerre kadar istekli olmadığına inanamıyorum.
- I can't believe that you aren't at least willing to consider the possibility of other alternatives.
Bazı insanlar Klingon, Interlingua ve Esperanto gibi dilleri öğrenmenin zaman kaybı olduğunu düşünmektedir.
- Some people consider it a waste of time to study languages such as Klingon, Interlingua and Esperanto.
Thomas onu çok zeki olarak dikkate almadı.
- Thomas didn't consider him very intelligent.
Gerçeği dikkate almalısın.
- You must take the fact into consideration.
Tom tehlikeli sayılır.
- Tom is considered dangerous.
Yüzyıllık Yalnızlık İspanyol edebiyatının Don Kişottan bu yana en önemli eseri sayılır.
- One Hundred Years of Solitude is considered the most important work of Spanish literature since Don Quixote.
Tom Mary'yi bir kahraman olarak görmektedir.
- Tom considers Mary to be a heroine.
Bazı insanlar Klingon, Interlingua ve Esperanto gibi dilleri öğrenmenin zaman kaybı olduğunu düşünmektedir.
- Some people consider it a waste of time to study languages such as Klingon, Interlingua and Esperanto.
O neden seksist olarak dikkate alınırdı?
- Why would that be considered sexist?
Ben onu dikkate almadım.
- I hadn't considered that.
Tüm bu olasılıkları hesaba kattım.
- I've considered all of those possibilities.
Onu hiç hesaba katmadım.
- I've never considered that.
Tom işini değiştirmeyi düşündü.
- Tom considered changing his job.
Tom bizim şirketimiz için çalışmayı düşündü, fakat yapmamaya karar verdi.
- Tom considered working for our company, but decided not to.
She sat there for a moment, considering him.
This body will now consider the proposed amendments to Section 453 of the zoning code.
Consider that we’ve had three major events and the year has hardly begun.
I considered the pie undercooked.
Consider a triangle having three equal sides.
... and he's considered a villain. ...
... Oil, the substance which the ancients considered too flammable ...