تعريف conducting في الإنجليزية التركية القاموس.
- iletken
- geçiren
- yürüten
- yürüterek
- {f} yürüt
Polonyalı arkeologlar Sudan'da bilimsel çalışmalar yürütmektedirler.
- Polish archaeologists are conducting scientific studies in Sudan.
- geçirici
- (Otomotiv) iletim
- conduct
- davranış
Biz onun davranışına şaşırdık.
- We were surprised at his conduct.
Oğlumun davranışından utanıyorum.
- I am ashamed of my son's conduct.
- conduct
- idare etmek
- conduct
- yürütmek
Polonyalı arkeologlar Sudan'da bilimsel çalışmalar yürütmektedirler.
- Polish archaeologists are conducting scientific studies in Sudan.
- conduct
- yönetmek
- conducting wire
- iletken tel
- conducting layer
- iletken tabaka
- conducting tissue
- iletken doku
- conducting wire
- nakil teli
- conducting drain
- ana dren
- conducting of investigation
- (Kanun) tahkikat yapılması
- conducting parenchyma
- (Botanik, Bitkibilim) iletken özek doku
- conducting pipe to opener
- (Tekstil) açıcıya sevkedici boru donanımı
- conducting staff
- (Askeri) sevk ve idare personeli
- conducting staff
- (Askeri) SEVK VE İDARE PERSONELİ: Bknz. "directing staff
- conducting tissue
- (Botanik, Bitkibilim) iletim dokusu
- conducting wire
- iletken kablo
- conduct
- {f} 1. yürütmek; yönetmek, idare etmek: You've conducted this siege well. Bu kuşatmayı çok iyi yürüttünüz. You can't conduct such experiments
- conduct
- {f} iletmek
- conduct
- yapmak
Astronot uzay mekiğinde birçok deneyler yapmak zorunda kaldı.
- The astronaut had to conduct many experiments in the space shuttle.
- conduct
- {f} rehberlik etmek
- conduct
- gidiş
- conduct
- geçirmek
- conduct
- davranma
- conduct
- gütmek
- conduct
- yürütme
Polonyalı arkeologlar Sudan'da bilimsel çalışmalar yürütmektedirler.
- Polish archaeologists are conducting scientific studies in Sudan.
- conduct
- (Kanun) yargılamanın yürütülmesi
- conduct
- kılavuzluk etmek
- conduct
- ses iletmek
- conduct
- yöneltmek
- conduct
- idame etmek
- conduct
- sesi iletmek
- conduct
- elektriği iletmek
- conduct
- (Kanun) teminat
- conduct
- sevketmek
- conduct
- iletmek (sesi)
- conduct
- (Kanun) icra etmek
- conduct
- (Kanun) muhafaza
- conduct
- sevk ve idare
- conduct
- tutum
- conduct
- hareket etmek
- conduct
- yönetme
- conduct
- taşımak
- conduct
- {f} yönet
O işini çok iyi yönetir.
- He conducts his business very well.
Griffith'in orkestrayı dahice yönettiğini düşünüyorum.
- I think Griffith conducts the orchestra brilliantly.
- conduct
- davranmak
- conduct
- (çıngı/ısı/vb.) iletmek
- conduct
- {f} yönlendirmek
- conduct
- orkestra yönetmek
- conduct
- götürmek
- conduct
- {i} yönetim
- conduct
- {f} yürüt
Yürütecek bir soruşturmam var.
- I have an investigation to conduct.
Polonyalı arkeologlar Sudan'da bilimsel çalışmalar yürütmektedirler.
- Polish archaeologists are conducting scientific studies in Sudan.
- conduct
- yürüt(mek)
- capacitance of a conducting body
- iletkenin sigalligi
- conduct
- {i} idare
Bu toplantıların tümü İngilizce olarak idare edilmektedir.
- All of these meetings are conducted in English.
- conduct
- refakat etmek
- conduct
- idare/davranış
- conduct
- önderlik etmek
- conduct
- {i} davranış, tavır, hareket
- conduct
- ilet/idare et/davran
- conduct
- orkestra idare etmek
- conduct
- orkestra yönetm
- conduct
- yürütmek; yönetmek, idare etmek: You've conducted this siege well. Bu kuşatmayı çok iyi yürüttünüz. You can't conduct such experiments
- conduct
- nakletmek
- conduct
- {i} hareket
- conduct
- (Askeri) İDARE ETMEK; SEVK VE İDARE ETMEK: Bir harbi veya muharebeyi sevk ve idare etmek, bir iş veya hareketi yürütmek veya idare etmek
- conduct
- (Askeri) Sevk ve idare etmek
- officer conducting the exercise
- (Askeri) TATBİKATI İDARE EDEN SUBAY, HAREKAT MÜDÜRÜ: Tatbikatın, kendisine verilen bir kısmında hem turuncu hem mavi durumlarını sevk ve idare eden sorumlu subay. Gerekli ek talimatları yayınlar. Bu subay, ayrıca, bir tatbikat komutanı da olabilir
- officer conducting the exercise
- (Askeri) tatbikat icra eden subay
- officer conducting the serial
- (Askeri) TAHKİKAT SERİLERİNİ İDARE EDEN SUBAY: Belirli bir tatbikat serisinde tahsis edilmiş kuvvetler üzerinde taktik kontrol uygulamak üzere tayin edilmiş subay