تعريف conditions في الإنجليزية التركية القاموس.
- koşullar
Kilometre performansı sürüş koşullarına göre değişir.
- Mileage varies with driving conditions.
Tom ve Mary daha iyi çalışma koşulları talep etti.
- Tom and Mary demanded better working conditions.
- şartlar
Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır.
- Everyone has the right to work, to free choice of employment, to just and favourable conditions of work and to protection against unemployment.
Bu şartlar altında birlikte çalışamayız.
- Under these conditions we can not work together.
- koşul
Onlar daha iyi çalışma koşulları talep etmedi.
- They did not demand better working conditions.
Tom ve Mary daha iyi çalışma koşulları talep etti.
- Tom and Mary demanded better working conditions.
- durum
Hava durumları değişebilir.
- Weather conditions may change.
Bu hastanın durumu günden güne kötüleşiyor.
- This patient's conditions are getting worse day after day.
- alıştır/düzenle
- (Ticaret) işlem
- (Ticaret) muamele
- koşullu olarak
- ahval
- condition
- şart
Nihayi ürünün bir kopyasını göndermek şartıyla bizim yazılımı dahil etmeniz için iznimiz var.
- You have our permission to include our software on condition that you send us a copy of the final product.
Kabul ediyorum, ama sadece tek bir şartla.
- I accept, but only under one condition.
- condition
- durum
Hastanın durumu daha iyiye doğru yöneldi.
- The condition of the patient turned for the better.
Hastanın durumu günden güne değişiyor.
- The patient's condition changes from day to day.
- conditions of carriage
- taşıma şartları
- conditions of contract
- (Kanun) sözleşme koşulları
- conditions of use
- kullanım şartları
- conditions of use
- kullanım koşulları
- conditions of sale
- satış koşulları
- conditions column
- (Bilgisayar) koşul sütunu
- conditions of learning
- (Pisikoloji, Ruhbilim) öğrenme koşulları
- competition conditions
- rekabet şartları
- competitive market conditions
- (Ticaret) rekabetçi piyasa koşulları
- combat conditions
- (Askeri) savaş şartları
- completion conditions
- (Ticaret) tamamlanma koşulları
- condition
- hal
Tom'un durum hâlâ kritik.
- Tom's condition is still critical.
Tom hâlâ kritik durumda.
- Tom is still in critical condition.
- condition
- form
Bir atlet formda olmalıdır.
- An athlete must keep in good condition.
- condition
- in condition çalışır vaziyette
- condition
- {f} şarta bağlamak
- condition
- medeni hal
- condition
- kondisyon
- condition
- {f} forma sokmak
- living conditions
- yaşam şartları
- condition
- şartına bağlamak
- condition
- {f} eğitmek
- condition
- koşullandırmak
- condition
- şart koşmak
- condition
- denemek
- additional conditions
- ek koşullar
- adverse weather conditions
- (Askeri) kötü hava koşulları
- ambient conditions
- çevre koşulları
- bidding conditions
- (Askeri) artırma şartları
- boundary conditions
- sınır şartları
- boundary conditions
- (İnşaat) sınır koşulları
- changed conditions
- (İnşaat) değişen koşullar
- changing conditions
- değişen koşullar
- condition
- iyi bir hale getirmek
- condition
- hüküm
- condition
- etkilemek
- environmental conditions
- çevresel şartlar
- environmental conditions
- (Çevre,Teknik) çevre şartları
- equilibrium conditions
- (Ticaret) denge koşulları
- fulfil the conditions
- şartları karşılamak
- in all conditions
- her koşulda
- initial conditions
- (Çevre,Teknik) başlangıç koşulları
- limiting conditions
- (Bilgisayar,Teknik) sınır koşulları
- meet the conditions
- şartları karşılamak
- meet the conditions
- şartları yerine getirmek
- particular conditions
- (Sigorta) özel şartlar
- present conditions
- şimdiki koşullar
- present conditions
- mevcut şartlar
- present conditions
- varolan koşullar
- satisfy the conditions
- şartları karşılamak
- severe ambient conditions
- ağır ortam şartları
- severe conditions
- ağır şartlar
- sink conditions
- (Tıp) çökme koşulları
- terms and conditions
- (Kanun) şartlar ve koşullar
- treacherous conditions
- ağır şartlar
- vision conditions
- (Askeri) görüş şartları
- winter conditions
- kış şartları
- condition
- kondüsyon
- condition
- şart koymak
- condition
- koşula bağlamak
- condition
- sağlık durumu
- condition
- uygun hale getirme
- condition
- alıştırmak
- condition
- koşul
Evet olması koşuluyla, bir kadına son sözü söyleyebilirsin.
- You can have the last word with a woman, on the condition that it is yes.
O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.
- That politician is well versed in internal and external conditions.
- condition
- şartlandırmak
- condition
- vaziyet
- condition
- toplumsal durum
- condition
- konum
- condition
- gerekli ya da zorunlu olan şey
- condition
- düzenlemek
- condition
- genel sağlık yağdayı
- living conditions
- hayat şartları
- meteorological conditions
- meteorolojik koşullar
- meteorological conditions
- meteorolojik durum
- prevailing conditions
- mevcut koşullar
- soil conditions
- temel şartları
- soil conditions
- zemin şartları
- standard conditions
- standart şartlar
- condition
- {f} programlamak
- condition
- şart getirmek
- condition
- koşullamak
- condition
- (Teknik,Tekstil) kondisyonlamak
- actual terms, actual conditions
- gerçek şartları, fiili şartlar
- ambient conditions
- ortam şartları
- bad working conditions
- kötü çalışma koşulları
- climatic conditions
- iklim koşulları
- condition
- takıntı
- condition
- perese
- condition
- şartı
- excellent conditions
- mükemmel koşullar
- general conditions
- genel şartname
- living conditions
- yaşam koşulları
- operating conditions
- çalışma koşulları
- pre-conditions
- on koşullar
- quasi-dynamic conditions
- yarı-dinamik koşullar
- restricted or limited by conditions
- Kısıtlı veya koşullar ile sınırlı
- settled conditions
- yerleşik/sakin koşullar (sakin hava koşulları)
- soil conditions
- temel şartları, zemin şartları, zemin karakteri
- special conditions
- özel koşullar
- today's conditions
- günümüz şartları
- under certain conditions
- belirli koşullar altında
- Room conditions
- (Tekstil) Çevre koşulları
- accident conditions
- (Nükleer Bilimler) kaza koşulları
- accidental conditions
- (Nükleer Bilimler) kaza koşulları
- admissibility conditions
- onanirlik kosullari
- air defense warning conditions
- (Askeri) HAVA SAVUNMA İKAZ DURUMLARI: Aşağıdaki renklerle belirtilen hava akını yapılma ihtimali. Burada bahsedilen hava savunma bölgesi/mıntıkası kullanım şekline göre seyir halindeki ve/veya ileri bölgelere intikal etmiş kuvvet ve birlikleri içine alabilir
- ballistic conditions
- (Askeri) BALİSTİK ŞARTLAR: Bir merminin namlu içindeki ve atmosferdeki hareketine tesir eden ve ilk hız, merminin ağırlığı, boyutu ve biçimi, yer yuvarlağının dönüşü, havanın yoğunluğu, hava ve rüzgar kararsızlığı vesaire gibi unsurları içine alan şartlar
- bidding conditions
- (Askeri) ARTTIRMA ŞARTLARI
- boundary stress conditions
- sınır gerilme şartları
- broad beam conditions
- (Nükleer Bilimler) geniş demet şartları
- civil disturbance readiness conditions
- (Askeri) SİVİL AYAKLANMA HAZIRLANMA DURUMLARI: Gerçek sivil ayaklanmaya veya ayaklanma tehdidine cevaben bir hedef bölgesine intikale hazırlanan askeri kuvvetlerin ulaşması gereken hazır olma durumu
- condition
- in good condition iyi durumda
- condition
- {i} mevki
- condition
- bozulmamış on condition that şartıout of conditio
- condition
- {i} medeni durum
- condition
- durum,v.şart koş: n.koşul
- condition
- (Askeri) ŞART; KOŞUL; HAL: Bir şeyin içinde bulunduğu hallerin veya taşıdığı niteliklerin tümü
- condition
- favorable conditions uygun şartlar
- condition
- {f} belirlemek
- condition
- {i} alem
- condition
- genel sağlık durumu
- condition
- şart, koşul: It's one of the conditions of the agreement. Anlaşmanın şartlarından biri. What are living conditions like there? Oradaki
- condition
- (Tekstil) 1. kondisyonlamak 2. durum
- condition
- {f} ikmale bırakmak
- condition
- spor idman içinformunda
- condition
- {i} bütünleme
- condition
- {i} 1. şart, koşul: It's one of the conditions of the agreement. Anlaşmanın şartlarından biri. What are living conditions like there? Oradaki
- condition
- {i} ikmal
- condition
- {i} kayıt
- damage conditions
- hasar şartları
- difference in conditions
- (Sigorta) şartlarda farklılık
- disaster conditions
- (Çevre) afet koşulları
- employment conditions
- istihdam şartları
- entry conditions
- (Askeri) GİRİŞ KOŞULLARI: Bir bilgisayar programına, yordama veya alt yordama girerken belirtilecek koşullar
- equal conditions
- denk koşullar
- european foundation for the improvements of life and working conditions
- (Avrupa Birliği) Avrupa Yaşam ve Çalışma Koşullarını İyileştirme Vakfı
- faulted conditions
- (Nükleer Bilimler) hatalı şartlar
- favorable conditions
- (Politika, Siyaset) uygun koşullar
- favourable conditions
- uygun koşullar
- felicity conditions
- (Dilbilim) gerçekleşme kuralları
- felicity conditions
- (Dilbilim) gerçekleşme kurallan
- harsh environment conditions
- sert çevre şartları
- highly corrosive conditions
- aşırı korozif şartlar
- historical conditions
- tarihsel koşullar
- instrument meteorological conditions; International Medical Corps
- (Askeri) alet uçuşu meteorolojik şartları; Uluslar Arası Tıp Birliği
- lack of sanitary conditions
- sağlığa elverişsiz
- lack of sanitary conditions
- sağlığa elverişsizlik
- lay down conditions
- şartları sağlamak
- lay down conditions
- şart koşmak
- limiting conditions
- sinir kosullari
- limiting conditions of operations
- (Nükleer Bilimler) işletmeyi sınırlayıcı şartlar
- marketing conditions
- (Ticaret) pazarlama şartları
- moral conditions
- ahlaki durum
- moral conditions
- ahlak durumu
- narrow beam conditions
- (Nükleer Bilimler) dar demet şartları
- normal operating conditions
- olagan calisma kosullari
- operational limits & conditions
- (Nükleer Bilimler) işletme limitleri (sınırları)ve koşulları
- original conditions
- (Sigorta) asli koşullar
- original conditions
- (Sigorta) asli şartlar
- rated operating conditions
- tanimli calisma kosullari
- reciprocal conditions
- (Politika, Siyaset) karşılıklı şartlar
- reference conditions
- dayanak kosullar
- reference operating conditions
- dayanak calisma kosullari
- road conditions
- yol durumu
- rural conditions
- kırsal durumlar
- rural conditions
- kırsal durum
- satisfaction of conditions
- (Ticaret) şartların yerine getirilmesi
- stability conditions
- stabilite şartları
- standard air conditions
- (Askeri) STANDART HAVA ŞARTLARI: Meteoroloji bakımından, herhangi bir bölgede sıcaklığı 59° Fahrenheit (15°C); barometrik basıncın 29.29 inç (7662 mm.) rüzgar hızının sıfır ve nisbi nemin, bu bölge için, yıllık ortalama miktar olması şeklindeki hava durumu
- standard ballistic conditions
- (Askeri) STANDART BALİSTİK ŞARTLAR: Atış çizelgelerinin hesaplanmasında standart olarak kabul edilen itibari balistik şartlar. Buna kısaca (standard conditions) da denir
- standard conditions
- (Askeri) STANDART BALİSTİK ŞARTLAR: Bak. "standard ballistic conditions". STANDARD COST (-UNIT OR UNIQUE COST): BİRİM MALİYET
- static conditions
- durağan koşullar
- stationary test conditions
- sabit deney şartları
- subject to the conditions
- (Avrupa Birliği) öngörülen koşullara bağlı olarak
- syllable structure conditions
- (Dilbilim) hece yapısı koşulları
- terrorist threat conditions
- (Askeri) terörist tehdit durumları
- today's conditions
- günün koşulları
- transportation and storage conditions
- tasima ve saklama kosullari
- transportation conditions
- (Ticaret) taşıma koşulları
- transportation conditions
- (Ticaret) tedavül kabiliyeti
- truth conditions
- (Dilbilim) doğruluk koşulları
- upset conditions
- (Nükleer Bilimler) bozuk şartlar
- visibility conditions
- görüş şartları
- visual meteorological conditions
- (Askeri) görerek uçuş meteorolojik şartları
- waiver of conditions
- (Ticaret) şartlardan feragat edilmesi
- weather conditions
- hava koşulları
- weather conditions
- hava şartları
- working conditions
- işletme şartları
- working conditions
- çalışma şartları