Ben sizin sağlığınız için endişe duyuyorum.
- I am concerned for your health.
Ben onun kötü sağlığı hakkında endişe duyuyorum.
- I am concerned about his poor health.
Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
- The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
Gerçeği söylemek gerekirse, bu konu onu hiç ilgilendirmez.
- To tell the truth, this matter does not concern it at all.
Bu ürün güvenlik için en yüksek kaygı ile tasarlanmıştır.
- This product has been designed with the highest concern for safety.
Arkadaşların senin sağlığını gerçekten merak ediyorlar.
- Your friends are really concerned about your health.
Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
- The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
O endişeleri paylaşıyor musunuz?
- Do you share those concerns?
Gerçeği söylemek gerekirse, bu konu onu hiç ilgilendirmez.
- To tell the truth, this matter does not concern it at all.
Zaman geçerken, insanlar konuyla gittikçe daha az ilgilendiler.
- As time went on, people grew less and less concerned about the matter.
Söylemek zorunda olduğum şey, buradaki herkesi ilgilendirir.
- What I have to say concerns everyone here.
Bob'a kalırsa, bir şey dönüyor. Buna karşılık, Jane çok dikkatli.
- As far as Bob is concerned, anything goes. By contrast, Jane is very cautious.
Bu kitap en çok pasif içiciliğin etkileriyle ilgilenmektedir.
- This book is chiefly concerned with the effects of secondhand smoking.
Sorun beni ilgilendirmez.
- The question doesn't concern me.
Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
- The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
Mesele beni ilgilendirmiyor.
- The matter does not concern me.
Ben mesele ile ilgili değilim.
- I am not concerned with the affair.
Endişeli olmamız gerekiyor mu?
- Should we be concerned?
Gerçeği söylemek gerekirse, bu konu onu hiç ilgilendirmez.
- To tell the truth, this matter does not concern it at all.
Bu, firmamızı ilgilendirmiyor.
- It is no concern of our firm.
O benim yegane kaygım.
- That's my sole concern.
En büyük kaygı ücret.
- The biggest concern is cost.
Bana kalırsa işler iyi gidiyor.
- As far as I'm concerned, things are going well.
Hans Bethe 1967'de yıldızlarda enerji üretimi hakkındaki işi için fizik nobel ödülünü kazandı.
- Hans Bethe won the 1967 Nobel Prize in Physics for his work concerning energy production in stars.
Mark's health was of great concern to Connie.