Tom'un saçı düzgün biçimde taranmıştır.
- Tom's hair is neatly combed.
Bit yumurtalarını kontrol etmek için ince dişli bir tarak kullanabilirsiniz.
- You can use a fine-toothed comb to check for nits.
Bu tarakla saçlarımı fırçalamayı severim.
- I like to comb my hair with this comb.
Saçımı taramak için bir aynaya ihtiyacım var.
- I need a mirror to comb my hair.
Saçımı taramak zorundayım.
- I have to comb my hair.
Modern savaş sanatı dövüşçüler gibi etkili olmak için tepeden tırnağa silahlandırılacak askerleri muhakkak gerektirmez.
- The art of modern warfare does not necessarily require soldiers to be armed to the teeth to be effective as combatants.
Güzel genç kız kayanın tepesine oturdu ve güneşte altın rengi saçlarını taradı.
- The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine.
Dişlerimi fırçalarım; Saçımı tararım.
- I brush my teeth; I comb my hair.
Saçını taramamı ister misin?
- Do you want me to comb your hair?
Saçını tarama zahmetine katlanmaz.
- He doesn't bother to comb his hair.
Saçımı taramak için bir aynaya ihtiyacım var.
- I need a mirror to comb my hair.
Dişlerimi fırçalarım; Saçımı tararım.
- I brush my teeth; I comb my hair.
Ayakkabılarını cilaladıktan sonra, Tom dişlerini fırçaladı ve saçını taradı.
- After polishing his shoes, Tom brushed his teeth and combed his hair.
I wonder whether or not Tom really knows the combination to this safe.
- I wonder whether Tom really knows the combination to this safe.
I wonder whether Tom really knows the combination to this safe.
- I wonder if Tom really knows the combination to this safe.