color laid on; paint

listen to the pronunciation of color laid on; paint
الإنجليزية - التركية

تعريف color laid on; paint في الإنجليزية التركية القاموس.

painting
{i} tablo

John tabloyu sahiplendi. - John laid claim to the painting.

İnsanlar onun tablolarını beğenmek için geldiler. - People came to like her paintings.

painting
{i} resim

Bu kendi yaptığım bir resimdir. - This is a picture of my own painting.

O, resim eğitimi amacıyla Paris'e gitmeye karar verdi. - He decided to go to Paris for the purpose of studying painting.

painting
yağlı boya

Ünlü yağlı boya resim açık artırmada 2 milyon dolara satıldı. - The famous oil painting was sold at the auction for 2 million dollars.

Bu yağlı boya tablo 17. yüzyıldan kalma. - This oil painting dates from the 17th century.

painting
boyayarak

Tom sabahı tavanı boyayarak geçirdi. - Tom spent the morning painting the ceiling.

Tom ve arkadaşları öğleden sonrayı ahırı boyayarak geçirdi. - Tom and his friends spent the afternoon painting the barn.

painting
boyama resim
painting
nakkaşlık
painting
yağlıboya resim
painting
keste
painting
ressamlık

O, ressamlık için yeteneklidir. - He has an aptitude for painting.

Ressamlık onun hayatının büyük aşkıydı. - Painting was the great love of his life.

painting
{f} boyama

Tom çiti boyamak için çok fazla zaman harcamak niyetinde değildi. - Tom didn't intend to spend so much time painting the fence.

John kapıyı boyamaktadır. - John has been painting the door.

painting
resim yapma sanatı
painting
{i} resim sanatı

İş resim sanatına gelince tam bir amatörüm, ama bu tabloyu gerçekten beğeniyorum. - I'm just an amateur when it comes to art, but I really like this painting.

O, resim sanatını mükemmelliğe taşıdı. - He brought the art of painting to perfection.

painting
resmet/boya
painting
{i} boyacılık, badanacılık
painting
boyacılık/ressamlık/resim
الإنجليزية - الإنجليزية
painting
color laid on; paint
المفضلات