Pencereleri kapamak zorundayız.
- We have to close the windows.
En yakın eczane nerede?
- Where's the closest drug store?
Evim otobüs durağına yakın.
- My house is close to a bus stop.
Hesabımı kapatmak istiyorum.
- I want to close my account.
Pencereleri kapatmak zorundayım.
- I have to close the windows.
Bilimciler dünya'nın tarihi boyunca, sıcaklık ve havadaki CO2 seviyelerinin yakından bağlantılı olduğunu öğrendiler.
- Scientists have learned that, throughout Earth's history, temperature and CO2 levels in the air are closely tied.
Olaylar yakından bağlantılı idi.
- The events were closely linked.
Tom, ona daha yakından baktı.
- Tom took a closer look at it.
Onları yakından incelediler.
- They studied them closely.
Nagano'ya giden yol trafiğe kapalı.
- The road to Nagano is closed to traffic.
Otel kış boyunca kapalı kalır.
- The hotel remains closed during the winter.
Tom, o günkü olaylar hakkında yazdıktan sonra günlüğü kapattı.
- Tom closed his diary after writing about that day's events.
Bir sonraki duyuruya kadar mağaza kapalı.
- The store is closed until further notice.
Ben sana yaklaşmak istiyorum.
- I want to get closer to you.
Tom'un ağız kokusu var ve arkadaşları ona çok yaklaşmak için isteksiz.
- Tom has halitosis and his friends are reluctant to get too close to him.
O sinekkaydı bir tıraştı.
- That was a close shave.
Havaalanı çevresindeki hava sahası geçici olarak kapatılmıştı.
- The airspace around the airport was closed temporarily.
Kapılar kapatılmıştı.
- The doors were closed.
O, ön kapıyı dikkatlice kapattı.
- He closed carefully the front door.
Hepimiz Tom'un söylediklerini daha dikkatli dinlemeliyiz.
- We all need to pay closer attention to what Tom says.
Tom nihayet eşcinsel olduğunu itiraf ettiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
- When Tom finally decided to come out of the closet, everyone already knew that he was gay.
Bütün pencerelerin kapalı olması nedeniyle o oda çok havasızdı.
- It was very stuffy in that room with all the windows closed.
Bazı demir yolları kapanmak zorunda kaldı.
- Some railroads had to close down.
Saatler içinde, diğer bankaların çoğu kapanmak zorundaydı.
- Within hours, many of the other banks had to close.
Çok az sayıda samimi arkadaşı var.
- She has very few close friends.
Biz gerçekten samimiyiz ve birbirimize her şeyi söyleriz.
- We're really close and we tell each other everything.
Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
- I closed my eyes to calm down.
Lütfen pencereyi kapat.
- Please close the window.
Daha yakına gel ve bu resme bir göz at.
- Come closer and have a good look at this picture.
Lütfen daha yakına gelme.
- Please don't come any closer.
Seçim sonuçları son derece yakın.
- The election results were extremely close.
O, onun arkasından kapıyı sıkıca kapattı.
- She closed the door tightly behind her.
Dolap kapısı sıkıştı.
- The closet door is stuck.
Leyla dar görüşlü, kibirli bir kişidir.
- Layla is a close-minded arrogant person.
Leyla gerçekten dogmatik ve dar görüşlü bir kişidir.
- Layla is a really dogmatic and close-minded person.
Dolap kapısı sıkıştı.
- The closet door is stuck.
Tom'un ailesi sıkı fıkı ve sevgi doludur.
- Tom's family is close-knit and loving.
Tom'un ailesi sıkı fıkı ve sevgi doludur.
- Tom's family is close-knit and loving.
There is nothinge so close, that shall not be openned, and nothinge so hyd that shall not be knowen.
Jim was listening to headphones with his eyes closed.
law Of a corporation or other business entity, closely held.
He has closed the last two games for his team.
Is your house close?.
The runner in second place is closing the gap on the leader.
We owe them our thanks for bringing the project to a successful close.
close the session.