Kabulde masadan masaya dolaştı.
- He circulated from table to table at the reception.
Ben saydam bir göz küresi olurum; ben hiçbir şeyim; Ben her şeyi görürüm; Evrensel varlığın akımları beni dolaşır; Ben Allah'ın parçası ya da parçacığıyım.
- I become a transparent eyeball; I am nothing; I see all; the currents of the Universal Being circulate through me; I am part or particle of God.
A circulating library.
Who is the circulator of this rumor?.
You can ride the airport circulator to the next terminal.