O çok güzel bir şekilde sorulan bir soru değil.
- That's not a very nicely asked question.
Leyla güzel bir şekilde giyindi.
- Layla dressed nicely.
Tarz güzel, ama farklı bir renginiz var mı?
- The style is nice, but do you have it in a different color?
Yüksek yerlerde arkadaşlara sahip olmak güzel olmalı.
- It must be nice to have friends in high places.
O çok kibardır. Başkalarının hakkında asla kötü konuşmaz.
- He is very nice. He never speaks ill of others.
Kel olmakla ilgili güzel şeylerden biri, asla kötü bir saçlı bir gününün olmamasıdır.
- One of the nice things about being bald is that you never have a bad hair day.
O, tatlı genç bir adam oldu.
- He became a nice young man.
Leyla çok hoş tatlı bir kadındı.
- Layla was a very nice sweet woman.
Tom'un çok kibar olduğunu hatırlamıyorum.
- I don't remember Tom being so nice.
O, kibar genç bir adamla tanıştı.
- He met a nice young man.
O gerçekten iyi bir kız.
- She's a really nice girl.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Bana karşı çok naziktin, ve ben gerçekten hoş bir yolculuk yaptım. Çok teşekkür ederim.
- You were so nice to me, and I had a really pleasant trip. Thanks so much.
Hemşireler çok nazik.
- The nurses are very nice.
Yeterli param olsa,o hoş arabayı alırım.
- If I had enough money, I would buy that nice car.
Tom'un yaptığı ev gerçekten hoş.
- The house that Tom built is really nice.