Tom has a lot to answer for.
- Tom cevap vermek için çok şeye sahip.
I answer for her honesty.
- Onun dürüstlüğü için cevap veriyorum.
I'm sorry that I didn't reply sooner.
- Daha kısa sürede cevap vermediğim için üzgünüm.
She didn't reply to my letter.
- O, mektubuma cevap vermedi.
Ask only questions that can be answered with yes or no.
- Sadece evet ya da hayır ile cevap verilebilen sorular sorun.
I called his office again and again, but no one answered.
- Onun bürosunu tekrar tekrar aradım fakat kimse cevap vermedi.
If the telephone rings, can you answer it?
- Eğer telefon çalarsa cevap verebilir misin?
The quality of higher education must answer to the highest international standards.
- Daha yüksek eğitim kalitesi, en yüksek uluslararası standartlara cevap vermelidir.