Will any man argue that . . . he can not be justly punished, but is answerable only to God? --Swift.
I answer for her honesty.
- Onun dürüstlüğü için cevap veriyorum.
I'll answer for this man's honesty.
- Ben bu adamın dürüstlüğü için cevap vereceğim.
I'm sorry that I didn't reply sooner.
- Daha kısa sürede cevap vermediğim için üzgünüm.
Tom didn't know how to reply.
- Tom nasıl cevap vereceğini bilmiyordu.
Tom kept trying to call Mary, but she never answered her phone.
- Tom Mary'yi aramak için uğraşmaya devam etti, ama o hiçbir zaman telefonuna cevap vermedi.
Ask only questions that can be answered with yes or no.
- Sadece evet ya da hayır ile cevap verilebilen sorular sorun.
He'll answer your letter soon.
- Yakında mektubuna cevap verecek.
If the telephone rings, can you answer it?
- Eğer telefon çalarsa cevap verebilir misin?