Buradan çıktığıma elbette memnun olacağım.
- I'll sure be glad to get out of here.
Elbette orada olacağım.
- I'll be there for sure.
Tom bugünkü sınavı geçeceğinden bayağı emin.
- Tom is pretty sure that he'll pass today's exam.
Şurası muhakkak ki, günümüz toplumunda tüketimin insan hayatında önemli bir yere haiz olduğunu ve refah seviyesini ve mutluluğunu yakından alâkadar etmesinin tabii olduğunu söyleyebiliriz.
- Surely, in the present-day society, we might as well consider it natural that consumption plays an important role in the life of man and is closely related to his well-being and happiness.
Muhakkak birine söyledin.
- Surely you told somebody.
Geçimimi sağlamak için Fransızcayı yeterince iyi konuşabileceğime eminim.
- I'm sure I can speak French well enough to get by.
Beni kimsenin izlemediğini sağlama bağladım.
- I made sure no one was following me.
Bu mektubu mutlaka postala.
- Be sure to mail this letter.
Makbuzu mutlaka saklayın.
- Make sure you save the receipt.
Hava bu gece kesinlikle iyi olacak.
- The weather will be good tonight for sure.
O harika! Kesinlikle güleceksiniz.
- It's great! You'll laugh for sure.
Şüphesiz Tom bunun farkında.
- Surely Tom is aware of that.
Şüphesiz o iyi bir adam ama güvenilir değil.
- He is a good fellow, to be sure, but he isn't reliable.
Tom'un güvenilir olduğundan oldukça eminim.
- I'm pretty sure Tom's reliable.
O kesinlikle iyi bir adam ama güvenilir değil.
- He is a good fellow for sure, but not trustworthy.
Keşke bunu kati olarak söyleyebilsem.
- I wish I could say for sure.