cause unease, cause anxiety; shame, confuse

listen to the pronunciation of cause unease, cause anxiety; shame, confuse
الإنجليزية - التركية

تعريف cause unease, cause anxiety; shame, confuse في الإنجليزية التركية القاموس.

embarrass
utandırmak

Arkadaşlarının önünde seni utandırmak istemedim. - I didn't want to embarrass you in front of your friends.

Seni utandırmak istemedim. - I didn't want to embarrass you.

embarrass
mahcup etmek
embarrass
(Askeri) SIKMAK, UTANDIRMAK, ŞAŞIRTMAK
embarrass
eli darda olmak
embarrass
façasını almak
embarrass
morartmak
embarrass
rahatsız etmek

Seni rahatsız etmek istemiyorum. - I don't want to embarrass you.

embarrass
sıkmak
embarrass
şaşırtmak
embarrass
sık

Asla can sıkıcı bir şey yapmam. - I never do anything embarrassing.

Utangaç erkek çocuğu onun varlığında tamamen sıkıldı. - The shy boy was utterly embarrassed in her presence.

embarrass
{f} engellemek
embarrass
{f} bozmak
embarrass
{f} bozum etmek
embarrass
sıkılma

Sıkılman için bir neden yok. Telaffuzun genel olarak doğru. - There's no reason to feel embarrassed. Your pronunciation is generally correct.

embarrass
paraca sıkıntı vermek
embarrass
sıkıntı vermek suretiyle
embarrass
mahcubiyet

O, onun mahcubiyetini fark etti. - He noticed her embarrassment.

الإنجليزية - الإنجليزية
{f} embarrass
cause unease, cause anxiety; shame, confuse
المفضلات