Yarın ara sıra sağanaklar olabilir.
- Occasional showers are possible tomorrow.
O nasıl mümkün olabilir?
- How is that possible?
The Network'ün kasım meselesinde görünen raporunun 70 kopyasını üretmek ve onları ajanlarımıza dağıtmak mümkün mü?
- Is it possible to reproduce 70 copies of your report which appeared in the November issue of The Network and distribute them to our agents?
Hepimiz mümkün olduğu kadar uzun yaşamak istiyoruz.
- All of us want to live as long as possible.
Bilimsel çalışmalar yoluyla bu kayaların yaşını belirlemek olanaklıdır.
- It is possible to determine the age of these rocks through scientific studies.
Biraz yardım almadan bunu başarmanın olanaklı olduğunu sanmıyorum.
- I don't think it's possible to do this without some help.
Bugün Tom'un, toplantıya katılmayacağı muhtemeldir.
- It's possible Tom won't attend the meeting today.
Onun, o çocukken buraya gelmiş olması muhtemel.
- It is possible that he came here when he was a child.
Almanya olası bir açlıkla yüz yüze kaldı.
- Germany faced possible starvation.
Tom ve Mary kendi sorunlarına olası bir çözüm ile geldiler.
- Tom and Mary came up with a possible solution to their problem.
Diğer makul açıklamanın olmadığını anlıyorum.
- I see no other possible explanation.
Bunun tek bir makul açıklaması var.
- There's only one possible explanation.
Bu mümkün ama son derece düşük ihtimal.
- That's possible but highly unlikely.
Tom imkansızı mümkün hale getirmeye çalışıyor.
- Tom's trying to make the impossible possible.
O imkansız. Seninle aynı fikirde olmamalıyım. Bu çok mümkün.
- That's impossible. I must disagree with you. It's very much possible.