can kurtaran

listen to the pronunciation of can kurtaran
التركية - الإنجليزية
(plajda) lifesaver, lifeguard
can kurtaran yok mu
Help!/Save me!
cankurtaran
{i} rescuer
cankurtaran
life

There isn't a life guard at the beach. - Kumsalda cankurtaran yok.

Tom worked as a lifeguard during the summer. - Tom yaz boyunca bir cankurtaran olarak çalıştı.

cankurtaran
ambulance

You need an ambulance. - Bir cankurtarana ihtiyacın var.

Ambulances don't have to stop at red lights, but they usually slow down. - Cankurtaranlar kırmızı ışıklarda durmak zorunda değiller ama genellikle yavaşlarlar.

cankurtaran
life boat
cankurtaran
life saver
cankurtaran
salvage man
cankurtaran
life preserver

The life preserver must be made of high quality materials. - Cankurtaran yüksek kaliteli malzemelerden yapılmış olmalıdır.

cankurtaran
salvager
cankurtaran
lifesaver
cankurtaran
lifeguard

Tom worked as a lifeguard during the summer. - Tom yaz boyunca bir cankurtaran olarak çalıştı.

Lifeguards are not yet on duty. - Cankurtaranlar henüz görevde değil.

cankurtaran
ambulance; lifeguard
cankurtaran
(plâj) lifeguard
cankurtaran
lifeguard; lifesaver
cankurtaran
ambulance; rescuer
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) TAHLİSİYYE
CANKURTARAN
(Osmanlı Dönemi) Hasta ve yaralıları hastahaneye taşıyan otomobil. Ambulans
CANKURTARAN
(Osmanlı Dönemi) t. Ölüm tehlikesinde olanları kurtarmak için kullanılan vasıta
cankurtaran
Havuz veya plajda yüzme bilmeyenleri uyaran, tehlikeden koruyan ve onları kurtaran kimse
cankurtaran
Hastane veya kliniklere hasta veya yaralı taşımaya özgü araç, ambulans
cankurtaran
Havuz veya plajda yüzme bilmeyenleri uyaran ve tehlike anında onları kurtaran kimse
can kurtaran

    الواصلة

    can kur·ta·ran

    النطق

    علم أصول الكلمات

    [ k&n, 'kan ] (verb.) before 12th century. Middle English , from Old English; akin to Old High German kan know, am able, Old English cnAwan to know; more at KNOW.
المفضلات