Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi.
- The girl fainted, but she came to when we threw water on her face.
Hangisi ilk olarak geldi? Yumurta mı yoksa tavuk mu?
- What came first? The egg or the hen?
Sen 05:00'te eve geldin.
- You came home at 5:00.
Bu yüzden mi buraya geldin?
- Is that why you came here?
Bir grup oluşturmak için bir araya geldik.
- We came together to form a group.
Herkes geldikten sonra geldi.
- He came after everybody had come.
O geldiğinde mektubu yazmıştım.
- I had written the letter when he came.
O, geldiğinde, ne yapıyordunuz?
- What were you doing when she came?
O,yakında geri gelmek için bana söz verdi.
- He gave me a promise to come back soon.
Kısa bir süre içinde tekrar gelmek zorunda kalacaksın: o işle ilgilenen adam az önce dışarı çıktı.
- You'll have to come back in a while: the man dealing with that business has just gone out.
İlk mavi kotlar1853'te piyasaya çıktı.
- In 1853, the first blue jeans came out.
Masanın altından bir kedi çıktı.
- A cat came out from under the desk.
Bir UFO gördüğünü mü söylüyorsun? Hadi ama!
- You say you've seen a UFO? Come on!
Hadi, Tom. Ona bir şey söyle.
- Come on, Tom. Say something to her.
Sadece hoşça kal demeye gelmek istedim.
- I just wanted to come say goodbye.
Sakın bir daha buraya geleyim deme!
- Don't you dare come here again!
Bugün tek başına mı geldin?
- Did you come by yourself today?
Bizimle gelmek ister misiniz?
- Do you want to come with us?
Biz silah azaltma konusunda onlarla anlaşmak istiyoruz.
- We hope to come to an accord with them about arms reduction.
Lütfen önümüzdeki Cuma gel.
- Please come next Friday.
Önümüzdeki kış buraya tekrar gelmek istiyorum.
- I want to come here next winter again.
İşsiz pek çok kişi ile işleri edinmek zordur.
- Jobs are hard to come by with so many people out of work.
Bu günlerde iş edinmek zor.
- Jobs are hard to come by these days.
İçeri girmek ister misin?
- Do you want to come in?
İçeri girmek istemez misiniz?
- Don't you want to come inside?
Bu kadar uzağa geldik, bu yüzden şimdi duramayız. Kötü yola düşmek istemiyorum.
- We've come this far, so we can't stop now. I don't want to backslide.
Akşam yemeği için uğramak ister misin?
- Would you like to come over for dinner?
Uğramak zorunda olmadığını sana söyledim.
- I told you you didn't have to come over.
Tüm güzel şeyler bitmek zorundadır.
- All good things must come to an end.
O gelmese bile, biz başlamak zorunda kalacağız.
- Even if he doesn't come, we'll have to begin.
Birlikte başlamak için buraya gelmemeliydin.
- You shouldn't have come here to begin with.
Kim gelirse gelsin, içeri girdirmeyeceğim.
- Whoever comes, I won't let him in.
Kim gelirse gelsin, ona dışarıda olduğumu söyle.
- Whoever comes, tell him I'm out.
Europeans and Americans also had somewhat different expectations when it came to rising world powers.
Ne olursa olsun bir şarkıcı olmak istiyorum.
- I wish to be a singer come what may.
Tom burada olmak istemese gelmezdi.
- If Tom didn't want to be here, he wouldn't have come.
Kısa sürede geri dönmek şartıyla dışarı çıkabilirsin.
- You may go out only if you come back soon.
Geri dönmek istemiyorsan, anlarım.
- If you don't want to come back, I'll understand.
Belki Jane gelecektir.
- Maybe Jane will come.
Belirlenen zamanda buraya gelmeyi ihmal etme.
- Do not fail to come here by the appointed time.
Mary'nin bu kadar çabuk geleceğini beklemiyordum.
- I didn't expect that Mary would come so soon.
Lütfen mümkün olduğunca çabuk eve gel.
- Please come home as quickly as possible.
In the meadow he came across a rare flower.
Leave it to settle for about three months and, come Christmas time, you'll have a delicious concoctions to offer your guests.
The guests came at eight o'clock.
She’ll be coming ’round the mountain when she comes.
He came after a few minutes.
The pain in his leg comes and goes.
He came to SF literature a confirmed technophile, and nothing made him happier than to read a manuscript thick with imaginary gizmos and whatzits.
If we count three before the come of thee, thwacked thou art, and must go to the women.”.
He was a dream come true.
Winter comes after autumn.
His test scores came close to perfect.
Thank you for donating all of these blankets to the orphanage. ― There's more where that came from!.
I don't know when he's coming.
- I don't know when he will come.
I want you to find out if Tom is planning on coming here by himself.
- I want you to find out if Tom is planning to come here by himself.
... them. And I came to the conclusion that the best response would be to educate all children, ...
... where that came from. ...