Toptan alışveriş yaparak para tasarrufu yapabilirsin.
- You could save money by buying in bulk.
O Deal'in içinde ve çevresinde ev alışı ve satışı düzenlemektedir.
- She arranges the buying and selling of houses in and around Deal.
Ben kullanılmış bir araba satın alma gücüne sahip değilim.
- I cannot afford buying a used car.
eBay'dan satın almayı çok seviyorum.
- I love buying on eBay.
Ben bir hediye satın almak amacıyla bir alışveriş merkezine gittim.
- I went to the department store with a view to buying a present.
Kullanılmış bir araba almam çok zor.
- I cannot afford buying a used car.
Kullanılmış bir araba satın alamam.
- I cannot afford buying a used car.
Ben bir hediye satın almak amacıyla bir alışveriş merkezine gittim.
- I went to the department store with a view to buying a present.
O kadar pahalı bir ev satın alarak ne yapıyorsunuz?
- What are you doing buying a house that expensive?
Yatırım firması, değersiz hisse senedi satın alarak müşterilerini aldattı.
- The investment firm tricked customers into buying worthless stock.
Ben bir şey satın almadan asla dışarı çıkmam.
- I never go out without buying something.
eBay'dan satın almayı çok seviyorum.
- I love buying on eBay.
Bu tür bir kanepe satın almak istemiyorum.
- I don't want to buy this kind of sofa.
Erkek kardeşim, bir araba satın almak için yeterince zengindir.
- My brother is rich enough to buy a car.
Aspirin almak istiyorum.
- I would like to buy some aspirin.
Yeni bir bisiklet almak istiyorum.
- I want to buy a new bicycle.
Sana akşam yemeği ısmarlamak istiyorum.
- I'd like to buy you dinner.
Sana akşam yemeği ısmarlamak istiyorum.
- I want to buy you dinner.
Ne satın almak istiyorsun?
- What do you want to buy?
Ben, bir çift kayak botu satın almak istiyorum.
- I want to buy a pair of ski boots.
Kazançlarımızla güzel bir ev alabiliriz.
- We could buy a nice house with our winnings.
Bir yatırımcı grup firmanın kaldıraçlı satın alımını deniyor.
- An investors' group is attempting a leveraged buy-out of the firm.
Gazete satış yerinden gazete satın almayı durdurun.
- Stop at the newsstand to buy the paper.
O Deal'in içinde ve çevresinde ev alışı ve satışı düzenlemektedir.
- She arranges the buying and selling of houses in and around Deal.
eBay'dan satın almayı çok seviyorum.
- I love buying on eBay.
Lütfen onu satın alma.
- Please do not buy it.
ABD'de, genellikle alkol satın almak için kimlik göstermek zorundasınız.
- In the U.S., you usually have to show identification in order to buy alcohol.
At only $30, the second-hand kitchen table was a great buy.
He tried to buy me with gifts, but I wouldn't give up my beliefs.
You cannot purchase this medicine without a prescription.
- You can't buy this medicine without a prescription.
If I had the money, I would immediately purchase this computer.
- If I had the money, I would immediately buy this computer.
... buying the cali add take away the test case toughen add this ...
... And people are buying it as the second, third, fourth ...