Scientists haven't found a cure for cancer yet.
- Bilim adamları henüz kanser için bir çare bulmadılar.
Zebras and giraffes are found at a zoo.
- Zebralar ve zürafalar bir hayvanat bahçesinde bulunurlar.
Finding his office was easy.
- Onun bürosunu bulmak kolaydı.
I had great difficulty in finding my ticket at the station.
- İstasyonda biletimi bulurken büyük zorluk yaşadım.
After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
- Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
Where can you find the closest store?
- En yakın mağazayı nerede bulabilirsin?
He contrived a means of speaking to Nancy privately.
- O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
He contrived a means of speaking to Nancy privately.
- O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
The detective found absolute proof of the man's guilt.
- Dedektif adamın suçuyla ilgili kesin kanıtı buldu.
The police detective found a bloody knife.
- Polis dedektifi kanlı bir bıçak buldu.