buket

listen to the pronunciation of buket
التركية - الإنجليزية
(isim) Bouquet

The boy stated that he would give a bouquet of roses to the girl that he liked, talk with her, and invite her to have a coffee. - Oğlan hoşlandığı kıza bir buket gül vereceğini, onunla konuşacağını ve onu bir kahve içmeye davet edeceğini belirtti.

It was very considerate of Mr. Yamada to send his secretary a bouquet of flowers on her birthday. - Bay Yamada sekreterine doğum gününde bir buket çiçek gönderdiği için çok düşünceliydi.

bunch of flowers, bouquet
posy
bir buket kırmızı gül rica ediyorum
I would like a bouquet of red roses
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Fr. Çiçek demeti
Çiçek demeti
Kısırlaştırılan dişi kedinin dikiş yerinin üzerine konulan geçici tampon
buket uzuner
iki Yeşil Susamuru, Kumral Ada-Mavi Tuna, Gelibolu gibi romanlarıyla tanınmış kadın yazarımız
buket uzuner
Romanlarının yanı sıra Benim Adım Mayıs, Karayel Hüznü, şairler şehri gibi öykü kitaplarıyla tanınmış kadın-yazarımız
buket
المفضلات