Seninle gitmek istiyorum ama beş parasızım.
- I'd like to go with you, but I'm broke.
Tom'un ilk karısı onu aldattı, ve o, Mary ile tanıştığında beş parasızdı.
- Tom's first wife fleeced him, and he was broke when he met Mary.
O ayın sonunda her zaman züğürttür.
- He's always broke at the end of the month.
Züğürt olmasam onu alırdım.
- If I weren't broke, I'd buy it.
Seninle gitmek istiyorum fakat meteliksizim.
- I want to go with you, but I'm broke.
Meteliksiz olduğunu düşündüm.
- I thought you were broke.
Düşen at boynunu kırdı.
- The horse broke its neck when it fell.
Kayak yaparken bacağını kırdı.
- He broke his leg skiing.