Meseleleri daha geniş bir temelde yargılamalıyız.
- We should judge matters on a broader basis.
Meseleleri daha geniş bir temelde yargılamalıyız.
- We should judge matters on a broader basis.
Onun geniş omuzları var.
- She has broad shoulders.
Onun geniş omuzları vardı.
- He has broad shoulders.
Genellikle, köpekler kedilerden daha sadıktırlar.
- Broadly speaking, dogs are more faithful than cats.
İyi filmler ufkunuzu genişletir.
- Good movies broaden your horizons.
Jim'in geniş omuzları var.
- Jim has broad shoulders.
Ana cadde çok geniştir.
- The main street is very broad.
... to a--a broader challenge in Afghanistan, which is that this is a country that has been ...
... relevant, or ability to see across a broader spectrum of ...