Tom eve bir hediyelik eşya getirmek istedi.
- Tom wanted to bring home a souvenir.
Oğlumu ofisinize getirmek zorunda mıyım?
- Do I have to bring my son to your office?
Lütfen bana bugünün gazetesini getir.
- Bring me today's paper, please.
Çoğu sporlarda en sıkı çalışma yapan takım genellikle eve ekmek parasını getirir.
- In most sports the team that practice hardest usually brings home the bacon.
The new company director brought a fresh perspective on sales and marketing.
The closer Jones can really bring it.