Şehir hayatının elverişli yönlerini vurguladı.
- He stressed the convenient aspects of city life.
Bu yer yüzmek için elverişli.
- The place is convenient for swimming.
Evimiz uygun şekilde konumlanmıştır.
- Our house is conveniently located.
Onun hakkında konuşmak için uygun bir zaman değil, değil mi?
- It's not a convenient time to speak about that, is it?
Evim tren istasyonu yakınında, uygun bir yerde bulunur.
- My house is located in a convenient place - near the train station.
Tren istasyonuna çok yakın yaşamak uygundur.
- It's convenient to live so close to the train station.
Cep telefonları kullanışlı, onların sorumlu kullanılmasını istiyorum.
- Cell phones are convenient, but I want them to be used responsibly.
Bu kelime-işlemci çok kullanışlıdır.
- This word-processor is very convenient.
Gerçekten pratik değil.
- It's not really practical.
Din çok bireyseldir. Neredeyse herkesin gerçekten kendi dini vardır. Dindeki bütünlük bir kurnazlıktır.
- Religion is very personal. Practically everyone has really his own religion. Collectivity in religion is an artifice.