bozdurmak

listen to the pronunciation of bozdurmak
التركية - الإنجليزية
{f} exchange

Good morning. I would like to exchange US$ 600. What is the rate today? - Günaydın. 600 ABD doları bozdurmak istiyorum. Bugünkü kur nedir?

We must go to the bank to exchange some money. - Biz biraz para bozdurmak için bankaya gitmeliyiz.

change

I'd like to change some money. - Biraz para bozdurmak istiyorum.

to cause or allow (someone) to spoil, ruin, harm, damage, mar, or impair (something)
cash

Is this the right window for cashing travelers' checks? - Bu, seyahat çeklerini bozdurmak için doğru pencere mi?

I want to cash a check. - Bir çek bozdurmak istiyorum.

encash
to get (someone) to break, get (someone) to give one change for, get (someone) to change, get (someone) to give one (a specified amount of money) in smaller units
break
to get (someone) to change, get (someone) to give one (a specified amount of money) in another currency
to cause to spoil/ruin; to change, to cash
turn into cash
boz
{i} grizzle
boz
{s} gray

Don't eat me, gray wolf, I'll sing a song for you. - Bozkurt, beni yeme, senin için bir şarkı söylerim.

boz
disrupted

My sleep cycle has been disrupted. - Benim uyku döngüm bozuldu?

At the meeting he monopolized the discussion and completely disrupted the proceeding. - Toplantıda o, tartışmayı tekeline aldı ve davayı tamamen bozdu.

boz
discomposed
çek bozdurmak
(Ticaret) cash a cheque
çek bozdurmak
(Ticaret) change
boz
mar

Tom broke off his engagement to Mary. - Tom Mary ile nişanını bozdu.

Maria took the metro, since her car broke down. - Maria arabası bozulduğu için metroya bindi.

boz
{f} bungle
boz
corrupt

For some reason the message text was corrupted, so I restored it before reading. - Her nasılsa mesaj bozulmuş, bu yüzden okumadan önce düzelttik.

The party in power is corrupt, but the opposition is little better. - İktidar partisi bozulmuş fakat muhalefet biraz daha iyi.

boz
make imperfect
boz
{f} depraved
boz
bang up
boz
addle
boz
{f} corrupting

These foreign words are corrupting our beautiful language. - Bu yabancı kelimeler güzel dilimizi bozuyor.

boz
infringe
boz
unmake
boz
{f} impaired

Sami's vision was severely impaired. - Sami'nin görüşü ciddi şekilde bozulmuştu.

boz
muck up
boz
{f} spoil

The figure on the left spoils the unity of the painting. - Soldaki figür resmin bütünlüğünü bozuyor.

Tom ate some spoiled food and became sick. - Tom biraz bozulmuş yiyecek yedi ve hastalandı.

boz
{f} spoiling

You're spoiling the mood. - Sen ruh halini bozuyorsun.

I'm not spoiling their view. - Ben onların manzarasını bozmuyorum.

boz
{f} blight
boz
grizzly

Dan made a grizzly discovery. - Dan bir boz ayı keşfetti.

What should I do if I'm attacked by a grizzly bear? - Bir bozayı tarafından saldırıya uğrarsam ne yapmalıyım?

boz
{f} bungling
boz
deface
boz
{f} hashing
boz
{f} disrupting
boz
distort
boz
impair

Sami's vision was severely impaired. - Sami'nin görüşü ciddi şekilde bozulmuştu.

He has some cognitive impairment. - Onun biraz bilişsel bozukluğu var.

boz
{f} spoiled

She has spoiled her work by being careless. - Dikkatsizliği ile işini bozdu.

I haven't had anything to eat for three days other than a stale sandwich, a rotten apple, and some spoiled yogurt. - Üç gündür, bayat bir sandviç, çürük bir elma ve biraz bozuk yoğurt dışında hiçbir şey yemedim.

boz
annul
boz
{f} spoilt
boz
check off
boz
{f} marred
boz
{f} corrupted

Easy living corrupted the warrior spirit. - Kolay yaşamak savaşçı ruhu bozdu.

For some reason the message text was corrupted, so I restored it before reading. - Her nasılsa mesaj bozulmuş, bu yüzden okumadan önce düzelttik.

boz
quash
boz
deprave
boz
disarrange
boz
discompose
bozdurma
encashment
boz
dele
boz
deformed
boz
{f} distorted
boz
blemished
döviz bozdurmak
(Ekonomi) Change currency, change foreign currency
boz
rough, waste, uncultivated (land)
boz
grey, gray; (toprak) uncultivated
boz
dun
boz
grey
boz
earth-brown; brown; ash-gray; gray
boz
griseous
boz
defaced
boz
derange
boz
rumple
boz
deform
boz
muckup
boz
discomfit

Don't worry. Your joke did not really discomfit me. - Endişelenme. Şakan beni gerçekten bozmadı.

para bozdurmak
to change money
çek bozdurmak
to cash a cheque
çeki bozdurmak
cash a bill
bozdurmak
المفضلات