Seninle bovlinge gideceğim.
- I'll go bowling with you.
Yakında bir ara bovlinge gidelim.
- Let's go bowling together sometime soon.
Tom her gün en az üç kase pirinç pilavı yer.
- Tom eats at least three bowls of rice every day.
Tom kaseden bir avuç patlamış mısır aldı.
- Tom took a handful of popcorn from the bowl.
Tom kedisi için tasa süt döktü.
- Tom poured milk into a bowl for his cat.
Tom bir kase meyve taslağı çiziyor.
- Tom is sketching a bowl of fruit.
Büyük bir çanakta tuz, kuru maya ve unu karıştırın.
- Mix the salt, dry yeast and flour in a big bowl.
Bir yüzme havuzu ve bir bovling pisti var.
- There's a swimming pool and a bowling alley.
Denver Broncos, Super Bowl 50'yi kazandı.
- The Denver Broncos have won the 50th Super Bowl.
Denver Broncos, Super Bowl'u kazandı.
- The Denver Broncos have won the Super Bowl.
You can’t have any more soup - you’ve had three bowls already.