Her ikisi de dışarıya bakmak için pencereye gitti.
- Both of them went to the window to look outside.
Brown ikizleri, son zamanlarda her ikisi de evlendi, bir parti düzenledi.
- The Brown twins, both of whom got recently married, held a party.
Tom ve kız kardeşi her ikisi de bu üniversitede öğrenciler.
- Tom and his sister are both students at this university.
Tom ve karısı kıt kanaat geçinmek için her ikisi çalışmak zorunda.
- Tom and his wife both have to work to make ends meet.
Onların her ikiside evli değil.
- They are both unmarried.
Kardeşlerin her ikisi de dışarıdalardı.
- Both the brothers were out.
Tom ve kız kardeşi her ikisi de bu üniversitede öğrenciler.
- Tom and his sister are both students at this university.
Ebeveynlerimin her ikisi de şu an evdeler.
- Both my parents are at home now.
Kardeşlerin ikisi de öldü.
- Both of the brothers are dead.
Ebeveynlerimin her ikisi de şu an evdeler.
- Both my parents are at home now.
Tom ve karısı kıt kanaat geçinmek için her ikisi çalışmak zorunda.
- Tom and his wife both have to work to make ends meet.
Onların her ikisini de çok seviyorum.
- I like both of them very much.
Onların her ikisi de odadalar.
- Both of them are in the room.
Kardeşlerin ikisi de öldü.
- Both of the brothers are dead.
O, her iki bacağından felçlidir.
- She is paralyzed in both legs.
Sadece siz değil aynı zamanda ben de suçlanmalıyım.
- We are both to blame.
Tom ve Mary her ikisi de aynı zamanda konuşuyordu.
- Tom and Mary were both talking at the same time.
İkimiz de Bostonluyuz.
- Both of us are from Boston.
Her ikimizin de Boston'a gitmesi gerektiği konusunda herhangi bir sebep yok.
- There's no reason both of us need to go to Boston.
look like both of you.
Both you and I are students.
... both of us that was like a huge trauma, kind of reopening ...
... Internet to a certain extent affected both of us, but never ...