تعريف boarding في الإنجليزية التركية القاموس.
- {i} parmaklık (tahta)
- uçağa binme
- tahtalayarak
- (Çevre) ahşap kaplama
- (Kitap) kartonlama
- (Askeri) aborda
- içecek
- {i} tahta kaplı
- tahta kaplama
- {f} tahta kapla
- yiyecek
- Tahta kaplama, tahta parmaklık
- {i} yiyecek içecek
- boarding school yatılı okul
- tahta
Tom pencereleri tahta çakarak kapatıyor.
- Tom is boarding up the windows.
- leyli mektep
- tahta kaplamak
- ilan tahtası
- gidiş geliş (gemi/tren)
- rampa
- board
- (Hukuk) kurul
Tom yönetim kurulunda.
- Tom is on the board of directors.
Bazı yönetim kurulu üyeleri onun şirketi işletme yeteneğini sorguladı.
- Some board members questioned his ability to run the corporation.
- board
- heyet
- board
- pano
Tom panonun boyunu ölçtü.
- Tom measured the length of the board.
Pano yaklaşık iki metre uzunluğundadır.
- The board is about two meters long.
- board
- tahta döşemek
- board
- binmek
Uçağa binmek için A tuşuna basın.
- To board the airship, press A.
Bu gemiye binmek için izin alabilir miyim?
- May I have permission to board this ship?
- boarding time
- (Uçak) Biniş zamanı
- boarding house
- (Turizm) misafirhane
- boarding houses
- pansiyonlar
- boarding schools
- yatılı okullar
- boarding student
- yatılı
- boarding card
- biniş kartı
- boarding house
- pansiyon
- boarding lounge
- biniş bekleme salonu
- boarding point
- kalkış çekidi
- boarding school
- yatılı okul
- boarding student
- yatılı öğrenci
- boarding area
- Hava alanlarında uçağa binmek için beklenen salon
- boarding point
- kalkış noktası
- boarding and search of ships
- (Ticaret) deniz taşıtların kontrolü
- boarding light
- giriş lambası
- boarding machine
- (Tekstil) kalıp makinesi
- boarding pass
- biniş kartı
Lütfen pasaportunuzu ve biniş kartınızı görmeme izin verin.
- Please let me see your passport and boarding pass.
Lütfen bana biniş kartınızı gösterir misiniz?
- Could you please show me your boarding pass?
- boarding platform
- biniş platformu
- boardingschool
- yatılı okul
- board
- tablo
- board
- {f} (vapura/trene/otobüse/uçağa) binmek
- board
- {i} borda
- board
- tahta
Balıkçı kendini yüzen bir tahta vasıtasıyla kurtardı.
- The fisherman saved himself by means of a floating board.
Tom dartları tahtadan çekti.
- Tom pulled the darts out of the board.
- board
- ilan tahtası
- board
- komisyon
- board
- daire
- board
- kara tahta
- board
- sörf
- board
- ekmek
Katalogdan yeni bir ekmek tahtası sipariş ettim.
- I ordered a new cutting board from a catalog.
- state boarding school
- Devlet parasız yatılı okulu
- board
- {f} tahta kaplamak
- board
- {i} satranç v.b. oyun tahtası
- board
- (Askeri) KURUL, DİVAN, KOMİSYON, HEYET: Görevlendirilen makam tarafından bir inceleme kurulu veya danışma heyeti olarak hareket etmek üzere atanmış, asker veya sivil yada hem asker hem sivil personelden mürekkep bir heyet. Kurul; kendisine sunulan konular üzerinde ya tavsiyelerde bulunur yada nihai bir karar verir
- board
- {f} yiyecek sağlamak (parayla)
- board
- volta seyrinde bir rüzgara karşı gidilenabove board dürüst
- board
- {i} den. borda
- board
- oyun tahtası mukavva
- board
- binmek (gemi/tren)
- board
- karton
- board
- pansiyon olarak vermek
- board
- panel
- board
- levha
- board
- binmek (gemiye vb)
- board
- (Bilgisayar,Teknik) devre kartı
- board
- (Politika, Siyaset) idare heyeti
- board
- dikme
- board
- sigara poşeti
- board
- yönetim kurulu
Dünkü yönetim kurulu toplantısı büyük bir başarıydı.
- Yesterday's board meeting was a big success.
Mike yönetim kurulunda tek erkek.
- Mike is the only man on the board.
- board
- kart
Lütfen pasaportunuzu ve biniş kartınızı görmeme izin verin.
- Please let me see your passport and boarding pass.
Biniş kartını bana gösterebilir misin?
- Can you show me your boarding pass?
- board
- pansiyon
Bu pansiyonda iyi yemek yersin.
- You eat good meals in this boardinghouse.
Ucuz bir pansiyon tavsiye edebilir misin?
- Could you recommend a cheap boarding house?
- board
- idare
- denied boarding compensation
- (Turizm) biniş reddi tazminatı
- denied boarding compensation
- (Turizm) uçağa alınmama tazminatı
- priority boarding
- öcelikli biniş
- board
- not tahtası
- board
- {i} sofra
- board
- oyun tahtası
- board
- tahtayla kaplamak
- board
- pansiyoner olarak almak/kalmak
- board
- kalas
- board
- yolcu almak
- board
- ekmek tahtası
Katalogdan yeni bir ekmek tahtası sipariş ettim.
- I ordered a new cutting board from a catalog.
- board
- {f} bin
Bu sabah trene bindiğimde eski bir arkadaşa denk geldim.
- When I boarded the train this morning, I ran into an old friend.
Tom Tokyo'ya giden bir trene bindi.
- Tom boarded a train bound for Tokyo.
- board
- kereste
- board
- (tren/uçak/otobüs/otomobil/gemi/vb.) binmek
- board
- açıkça
- board
- {i} mukavva
- board
- yemek
Bu pansiyonda iyi yemek yersin.
- You eat good meals in this boardinghouse.
- free boarding school
- parasız yatılı okul
- board
- sahne
- board
- geminin yanı veya bordası
- board
- {i} meclis
- board
- çevrim kartı
- board
- {i} yiyecek içecek
- Board
- kurulak
- Regional boarding primary school
- (Eğitim) Yatılı ilköğretim bölge okulu
He works in that regional boarding primary school.
- board
- {f} pansiyoner
- board
- müdürlüğü
- get the boarding pass
- biniş kartı almak
- wake boarding
- uyanmak yatılı
- weather boarding
- yalı baskısı
- board
- {f} pansiyoner olarak kalmak
- board
- i kereste
- board
- (Hukuk) konferansı yönetmekle görevli bir başkanlık divanı
- board
- yiyecek sağlamak
- board
- (Hukuk) idare meclisi
- final boarding call for flight 120
- 120 numaralı uçuş için son çağrı
- flight number 120 is now boarding
- 120 numaralı uçuş binişe başlamıştır
- louver boarding
- (İnşaat) panjur tahtası
- may i see your boarding pass, please
- biniş kartınızı görebilir miyim
- public boarding school
- (Eğitim) devlet parasız yatılı okulu
- weather boarding
- yalı baskısı kaplama
- when does boarding begin
- uçağa ne zaman bineceğiz