boş zamanlarda

listen to the pronunciation of boş zamanlarda
التركية - الإنجليزية
at leisure
At one's convenience
during free time, during time when one is free of obligations
in an unhurried way or at one's convenience; "read the manual at your leisure"; "he traveled leisurely
boş zamanlarda gidilen okul
continuation school
boş zaman
{i} leisure

The busiest people have the most leisure. - En meşgul insanlar en fazla boş zamana sahiptirler.

He has no leisure for sport. - Onun spor için boş zamanı yok.

boş zaman
spare time

I translate sentences on Tatoeba in my spare time. - Boş zamanımda Tatoeba'da cümle çeviririm.

Yuriko arranges flowers in her spare time. - Yuriko boş zamanında çiçekleri düzenler.

boş zaman
idle time
boş zaman
free time

Generally speaking, college students have more free time than high school students. - Genellikle üniversite öğrencilerinin lise öğrencilerine göre daha fazla boş zamanı vardır.

What does Tom do in his free time? - Tom boş zamanında ne yapar?

boş zaman
freetime
boş zaman
spare hours
boş zaman
leisure time

In her leisure time, she enjoys swimming and tennis. - Onun boş zamanlarında, o yüzme ve tenisin tadını çıkarır.

I go hunting in my leisure time. - Ben boş zamanımda avlanmaya giderim.

boş zaman
a) spare time b) idle time
التركية - التركية

تعريف boş zamanlarda في التركية التركية القاموس.

Boş zaman
(Osmanlı Dönemi) VAKT
boş zaman
Çalışarak geçirilen saatler dışında kalan süre
boş zamanlarda
المفضلات