Tom tried in vain to convince Mary to go to art school.
- Tom Mary'yi sanat okuluna gitmesi için boş yere ikna etmeye çalıştı.
I tried in vain to persuade him not to smoke any more.
- Ben onu bir daha sigara içmemesi için boş yere ikna etmeye çalıştım.
Tom shouldn't be unduly concerned.
- Tom boş yere endişeli olmamalı.
I got it for nothing.
- Ben onu boş yere aldım.
He got the book for nothing.
- O, kitabı boş yere aldı.
There's enough room for everybody.
- Herkes için yeterli boş yer var.