Hanako onun blöfünü gördü.
- Hanako called his bluff.
Tom sadece blöf yapıyor.
- Tom is only bluffing.
Blöf yapmadığını nereden bileyim?
- How do I know you're not bluffing?
Tom'un blöf yaptığını biliyordum.
- I knew Tom was bluffing.
John's bet was a bluff, he bet without even so much as a pair.