Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

bloklu

listen to the pronunciation of bloklu
التركية - الإنجليزية
blocky
resembling a block in shape
{s} heavyset, stocky, stout
blok
block

Food shipments were blocked. - Gıda sevkiyatı bloke edildi.

The harbor can be blocked. - Liman bloke edilebilir.

blok
writing-pad
blok
pad

I wrote the phone number on the writing pad. - Onun telefon numarasını bloknota yazdım.

Lend me a memo pad or something. - Bana bir bloknot ya da başka bir şey ver.

blok
cube
blok
block in

Tom walked around the block in his ugg boots. - Tom ugg botlarıyla blok etrafında yürüdü.

blok
block; writing-pad
blok
basketball body block
blok
city block, block (an area of land bounded by streets): İkinci bloktan sonra sağa dön. Turn right at the second block
blok
complex
blok
apartment building, building (one of a series of buildings which together make up a housing or office development)
blok
bloc

He quickly made friends with the new boy on the block. - O, bloktaki yeni bir çocukla çabucak arkadaş oldu.

Almost all implementations of virtual memory divide the virtual address space of an application program into pages; a page is a block of contiguous virtual memory addresses. - Hemen hemen tüm sanal bellek uygulamaları bir uygulama programının sanal adres alanını sayfalara böler; bir sayfa bitişik sanal bellek adreslerinden oluşan bir bloktur.

blok
block (of marble, etc.)
blok
pol. bloc (of states): Doğu Bloku the Eastern bloc
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف bloklu في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

blok
Russian poet (1880-1921)
التركية - التركية

تعريف bloklu في التركية التركية القاموس.

BLOK
(Osmanlı Dönemi) Büyük ve ağır yığın
BLOK
(Osmanlı Dönemi) Resim kağıtları saklanan karton kap
BLOK
(Osmanlı Dönemi) Fr. Birbirine bitişik yapılar
BLOK
(Hukuk) Büyük ve ağır kitle; politik çıkarları nedeniyle birlik kuran devletler
blok
Kocaman ve ağır kitle
blok
Birbirine bitişik büyük yapılar: "Yıkıntıların ortasında blok hâlinde yükselen yeni apartmanlara uzun uzun baktı."- H. Taner
blok
Politik çıkarları sebebiyle birlik kuran devletler topluluğu
blok
Birden çok bölümü bir araya getirilmiş olan, bir bütün oluşturan
blok
Voleybolda, file üstünde karşı oyuncunun topu sert vururken, önünde iki veya üç kişinin elleri ile oluşturdukları perde
blok
Birbirine bitişik büyük yapılar
blok
İçine resim veya yazı kâğıtları konulan karton kap