Rahip yeni yapılan kiliseyi kutsadı.
- The priest blessed the newly built church.
O küçük kızını alnından öptü, onu kutsadı ve kısa bir süre sonra öldü.
- She kissed her little daughter on the forehead, blessed her, and shortly after died.
Papaz çocukları kutsadı.
- The priest blessed the children.
Zayıf imanına rağmen, rahip onu kutsadı.
- Despite his weak faith, the priest blessed him.
Gerçekten kutsanmışımdır.
- I'm just really blessed.
Mübarek hatırlamadan veren ve unutmadan alandır.
- Blessed are those who give without remembering and take without forgetting.
Grows, lives, and dies, in single blessedness.
Aw bless... have white chocolate fudge muffin....a new batch.... made them last night after Nigella.