bisküvi

listen to the pronunciation of bisküvi
التركية - الإنجليزية
biscuit

I bought these biscuits at the grocer's. - Bu bisküvileri bakkalda aldım.

She crumbled a biscuit. - O bir bisküviyi parçaladı.

cookie

Cookie is under the table. - Bisküvi masanın altındadır.

Tom used to bake us cookies. - Tom bize bisküviler pişirirdi.

biscuit, cracker, cookie
cracker
cooky
biscuit, cookie, cooky
(Gıda) cookies

Tom used to bake us cookies. - Tom bize bisküviler pişirirdi.

They bought a box of cookies. - Onlar bir kutu bisküvi aldılar.

(Gıda) biscuits

We're baking biscuits. - Biz bisküvileri pişiriyoruz.

I bought these biscuits at the grocer's. - Bu bisküvileri bakkalda aldım.

(İnşaat) bisque
gevrek bir bisküvi
snap
kepekli bisküvi
(Gıda) bran biscuit
gevrek bisküvi
cracknel
küçük bisküvi
petit four
tuzlu bisküvi
soda cracker
zencefilli bisküvi
gingernut
zencefilli bisküvi
snap
التركية - التركية
Un, süt, şeker veya tuzla yapılan ince, gevrek kuru pasta türü
Sırsız porselen veya fayans