تعريف bisikletli في التركية الإنجليزية القاموس.
- rider
- person or thing which who rides
- bisiklet
- bicycle
I had my bicycle stolen last night.
- Dün gece bisikletimi çaldırdım.
They usually go to school by bicycle.
- Okula genellikle bisikletle giderler.
- bisiklet
- bike
His bike is better than mine.
- Onun bisikleti benimkinden daha iyidir.
You stole my bike, and now I'm going to break your face.
- Bisikletimi çaldın ve şimdi ben senin ağzını burnunu dağıtacağım.
- bisikletli tur
- bicycle tour
- bisiklet
- cycle
I plan to cycle around Shikoku next year.
- Gelecek yıl Shikoku çevresinde bisiklet sürmeyi planlıyorum.
Tom usually cycles to school.
- Tom genellikle okula bisikletle gider.
- bisiklet
- push-bike
- bisiklet
- push-bicycle
- bisiklet
- {i} roadster
- Bisiklet
- deadly treadly
- bisiklet
- pushbike
- bisiklet
- bicycles
Tom and Mary both had new bicycles.
- Tom ve Mary'nin her ikisini de yeni bisikletleri vardı.
A lot of bicycles are illegally parked in front of the station.
- Birçok bisiklet istasyonun önünde yasa dışı olarak park edilmektedir.
- bisiklet
- push bike
- bisiklet
- push bicycle
- bisiklet
- push bike; velocipede
- bisiklet
- wheel
A unicycle has one wheel.
- Tek tekerli bisikletin tek tekeri vardır.
I took the wheels off my bicycle.
- Bisikletimden tekerleri çıkardım.
- bisiklet
- bicycle, bike, cycle, pushbike
- bisiklet
- {i} velocipede
- bisiklet
- boneshaker
