There's somebody coming up the stairs.
- Merdivenlerden yukarı gelen birisi var.
Somebody has broken this dish.
- Biri bu tabağı kırdı.
I know one of them but not the other.
- Birini tanıyorum da ötekini değil.
The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
- Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
I'd like you to try one of these cookies.
- Bu kurabiyelerden birini denemeni istiyorum.
I'd like to try one of those cookies.
- Bu kurabiyelerden birini denemek istiyorum.
Is there anyone else wanting to eat?
- Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
Anyone can cultivate their interest in music.
- Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.
The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
- Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
I know one of them but not the other.
- Birini tanıyorum da ötekini değil.
Well, yes, but I don't want anyone to know.
- Pekala, evet, fakat herhangi birinin bilmesini istemiyorum.
Never have I heard anyone say a thing like that.
- Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.
I don't have a soul, and neither does anyone else.
- Benim bir ruhum yok ve başka birinin de yok.
There's not a living soul around here.
- Buralarda yaşayan biri yok.
When meeting a person for the first time, keep the conversation light.
- Biriyle ilk defa karşılaştığında,konuşmayı hafif sürdür.
Someone has ripped out the first three pages of this book.
- Biri bu kitabın ilk üç sayfasını yırtmış.
You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without.
- Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen.
Someone told me that every cigarette you smoke takes seven minutes away from your life.
- Birisi bana içtiğin her sigara ömründen yedi dakika alır dedi.
Tom parked in one of the empty spaces in front of the library.
- Tom kütüphanenin önündeki boş alanlardan birine parketti.
Tom bought a bag of apples and he ate a third of them in one day.
- Tom bir çanta elma satın aldı ve bir günde bunların üçte birini yedi
Here is a sample of the work of one of our workmen.
- İşte bizim işçilerden birinin işinin bir örneği.
One parsec is the distance at which one astronomical unit subtends an angle of one arcsecond.
- Bir parsek bir astronomik birimin bir arksaniyelik bir dereceye karşılık geldiği mesafedir.
There are many talented people in our city, but Tom isn't one of them.
- İlimizde birçok yetenekli insan var, ama Tom bunlardan biri değildir.
If two men always have the same opinion, one of them is unnecessary.
- İki insan her zaman aynı görüşe sahipse, bunlardan biri gereksizdir.