birgün

listen to the pronunciation of birgün
التركية - الإنجليزية
sometime

I'm going to do that sometime. - Bunu birgün yapacağım.

Tom should do that sometime. - Tom bunu birgün yapmalı.

some fine day
bir gün
one day

Can you do it in one day? - Onu bir günde yapabilir misin?

I'd like to go to France one day. - Bir gün Fransa'ya gitmek istiyorum.

bir gün
some day or other
bir gün
some day
bir gün
someday

I want to go to the UK someday. - Bir gün İngiltere'ye gitmek istiyorum.

I couldn't say when exactly in my life it occurred to me that I would be a pilot someday. - Bir gün pilot olma fikrinin hayatımda tam olarak ne zaman oluştuğunu söyleyemem.

bir gün
one fine day
bir gün
one day, some day, someday
bir gün
sometime

Her mother and her sister came to visit the young worker, and sometimes they spent a day with her. - Annesi ve kız kardeşi genç işçiyi ziyaret etmek için geldi, ve bazen onunla birlikte bir gün geçirdiler.

I should go there sometime. - Bir gün oraya gitmeliyim.

bir gün
other

The Berbers have lived for thousands of years where others could not survive even one day. - Berberler binlerce yıldır yaşıyor ve başkaları bir gün bile hayatta kalamadı.

To do good to others is a meritorious act; to hurt others is a sin. - Başkalarına iyilik etmek değerli bir harekettir; başkalarını incitmek bir günahtır.

ileride birgün
sometime or other