Tom should do that sometime.
- Tom bunu birgün yapmalı.
I'm going to do that sometime.
- Bunu birgün yapacağım.
I've spent 500 dollars in one day.
- Bir günde 500 dolar harcadım.
Can you do it in one day?
- Onu bir günde yapabilir misin?
I'd like to visit your country someday.
- Ben, bir gün ülkenizi ziyaret etmek istiyorum.
Someday I'd like to go to England.
- Bir gün İngiltere'ye gitmek istiyorum.
I should go there sometime.
- Bir gün oraya gitmeliyim.
Her mother and her sister came to visit the young worker, and sometimes they spent a day with her.
- Annesi ve kız kardeşi genç işçiyi ziyaret etmek için geldi, ve bazen onunla birlikte bir gün geçirdiler.
The Berbers have lived for thousands of years where others could not survive even one day.
- Berberler binlerce yıldır yaşıyor ve başkaları bir gün bile hayatta kalamadı.
This day started like any other ordinary day.
- Bu gün başka sıradan bir gün gibi başladı.