I'm going to do that sometime.
- Bunu birgün yapacağım.
Tom should do that sometime.
- Tom bunu birgün yapmalı.
Can you do it in one day?
- Onu bir günde yapabilir misin?
I'd like to go to France one day.
- Bir gün Fransa'ya gitmek istiyorum.
I want to go to the UK someday.
- Bir gün İngiltere'ye gitmek istiyorum.
I couldn't say when exactly in my life it occurred to me that I would be a pilot someday.
- Bir gün pilot olma fikrinin hayatımda tam olarak ne zaman oluştuğunu söyleyemem.
Her mother and her sister came to visit the young worker, and sometimes they spent a day with her.
- Annesi ve kız kardeşi genç işçiyi ziyaret etmek için geldi, ve bazen onunla birlikte bir gün geçirdiler.
I should go there sometime.
- Bir gün oraya gitmeliyim.
The Berbers have lived for thousands of years where others could not survive even one day.
- Berberler binlerce yıldır yaşıyor ve başkaları bir gün bile hayatta kalamadı.
To do good to others is a meritorious act; to hurt others is a sin.
- Başkalarına iyilik etmek değerli bir harekettir; başkalarını incitmek bir günahtır.