I'd like to stay one more night. Is that possible?
- Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
One, two, three, four, five, six, seven, eight, nine, ten.
- Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on.
There isn't a single cloud in the sky.
- Gökyüzünde tek bir bulut yok.
Get both a phone and internet access in a single package!
- Tek bir pakette hem bir telefon hem de bir internet erişimi alın!
Is there anything to drink in the refrigerator?
- Buzdolabında içilebilecek herhangi bir şey var mı?
He needs something to drink.
- İçecek bir şeye ihtiyacı var.
It isn't a real apartment.
- O, gerçek bir daire değildir.
We rented an apartment when we lived in New York.
- New York'ta yaşarken bir apartman dairesi kiraladık.
He read the poem in a monotone.
- O, şiiri monoton bir şekilde okudu.
Carbon monoxide is a poisonous substance formed by the incomplete combustion of carbon compounds.
- Karbon monoksit karbon bileşiklerinin tam yanmamasından oluşan zehirli bir maddedir.
One lump of sugar, please.
- Bir küp şeker, lütfen.
Please put a lump of sugar in my coffee.
- Kahveme bir küp şeker koyun lütfen.
Ikeda made several silly mistakes, and so he was told off by the department head.
- Ikeda birkaç aptalca hata yaptı ve bu yüzden ona bölüm başkanı tarafından ağzının payı verildi.
Nobody can be a head coach of a soccer team without being a soccer player.
- Hiç kimse futbolcu olmadan bir futbol takımının teknik direktörü olamaz.
They erected a statue in memory of Gandhi.
- Onlar Gandhi'nin anısına bir heykel diktiler.
Don't lend money to someone who can't have a morning erection.
- Sabah ereksiyonu olmayan birine ödünç para verme.
Washington is the capital of the United States.
- Washington, Amerika Birleşik Devletleri'nin başkentidir.
The United States borders Canada.
- Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ile komşudur.
Many Eastern religions teach that there is a unity behind the diversity of phenomena.
- Birçok Doğu dinleri olayların çeşitliliği arkasında bir birlik olduğunu öğretir.
Unity is better than money.
- Birlik paradan daha iyidir.
I remember seeing you all somewhere.
- Hepinizi bir yerde gördüğümü hatırlıyorum.
He lives somewhere about here.
- O, burada bir yerde yaşıyor.
Bob has been engaged to Mary for over a year.
- Bob, Mary ile bir yılı aşkın bir süredir nişanlıdır.
Tom gave Mary an engagement ring.
- Tom Mary'ye bir nişan yüzüğü verdi.
I've got a pacemaker.
- Benim bir kalp pilim var.
After a hectic few days at work, Tom is looking forward to a change of pace.
- İşte yoğun geçen birkaç günden sonra, Tom bir değişikliği iple çekiyor.
I've brought you a little something.
- Sana küçük bir şey getirdim.
I brought you a little something.
- Sana küçük bir şey getirdim.
Macbeth raised an army to attack his enemy.
- Macbeth, düşmanına saldırmak için bir ordu yetiştirdi.
They began with a strong attack against the enemy.
- Düşmana karşı şiddetli bir taarruza geçtiler.
This is the first time I've ever squashed a cockroach.
- Şimdiye kadar ilk defa bir hamam böceği ezdim.
We should play squash together sometime.
- Bir ara birlikte duvar tenisi oynamalıyız.