They give presents to one another.
- Birbirlerine hediyeler verirler.
People should be honest with one another.
- İnsanlar birbirlerine karşı dürüst olmalı.
Rainy days seemed to follow one another all summer.
We helped one another.
- Birbirimize yardımcı olduk.
It is our duty to help one another.
- Birbirimize yardım etmek bizim görevimizdir.
Japan and China differ from each other in many ways.
- Japonya ve Çin, pek çok yönden birbirinden farklıdır.
We get closer, trying to understand each other, but just hurt each other and cry.
- Birbirimizi anlamaya çalışarak yakınlaşırız fakat sadece birbirimizi incitiriz ve ağlarız.
Everything is interconnected.
- Her şey birbirine bağlıdır.
Tatoeba is really multilingual. All the languages are interconnected.
- Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.