Have a little of this cake.
- Pastadan bir parça al.
Here's a little nugget of advice for you, Tom.
- İşte senin için bir parça tavsiye, Tom.
The air feels somewhat cold this morning.
- Bu sabah hava bir parça soğuk geliyor.
I tried a piece of cake and it was delicious.
- Bir parça kek tattım ve o lezzetliydi.
He brought me a piece of information.
- Bana bir parça bilgi getirdi.
Tom brushed a bit of dirt off of his hat.
- Tom şapkasındaki bir parça kiri fırçaladı.
When I was a kid, touching bugs didn't bother me a bit. Now I can hardly stand looking at pictures of them.
- Ben bir çocukken, böceklere dokunmak beni bir parça rahatsız etmezdi. Şimdi neredeyse onların resimlerine bakmaya katlanamıyorum.
But, I don't eat even a little bit of meat.
- Fakat ben bir parça et bile yemiyorum.
I think we've learned a little bit from Tom.
- Sanırım Tom'dan bir parça öğrendik.
I tried a piece of cake and it was delicious.
- Bir parça kek tattım ve o lezzetliydi.
I bought a piece of baggage.
- Ben bir parça bagaj satın aldım.
Please write, on a piece of paper, something you like about the person sitting next to you.
- Bir parça kağıdın üzerine, yanınızda oturan kişi hakkında hoşlandığınız bir şey yazın lütfen.
On the plate was a piece of chicken, a potato and some green peas.
- Tabakta bir parça piliç, bir patates ve biraz yeşil bezelye vardı.
It's clear Tom doesn't have an ounce of humanity.
- Tom'un bir parça insanlığının olmadığı açık.
Persian Gulf is an element of historical identity of Iranian People.
- İran körfezi, İran halkındaki tarihsel kimliğin bir parçasıdır.
I thought I was part of the problem.
- Sorunun bir parçası olduğumu düşündüm.