Tom nodded his head a few times.
- Tom bir kaç kere başını salladı.
We almost got caught a few times.
- Biz neredeyse bir kaçkez yakalandık.
The value of the painting was estimated at several million dollars.
- Resmin tahmini değeri birkaç milyon dolar.
The temperature fell several degrees.
- Sıcaklık birkaç derece düştü.
He got a broken jaw and lost some teeth.
- Kırık bir çenesi var ve birkaç dişini kaybetti.
You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
- Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
Only a few people understood me.
- Sadece birkaç kişi beni anladı.
You can't be hungry. You had a snack a few minutes ago.
- Aç olamazsın. Birkaç dakika önce abur cubur yedin.
Only a few people showed up on time.
- Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi.
You can't be hungry. You had a snack a few minutes ago.
- Aç olamazsın. Birkaç dakika önce abur cubur yedin.
A couple of flights were delayed on account of the earthquake.
- Depremden dolayı birkaç uçuş ertelendi.
Could you lend me your bicycle for a couple of days?
- Bisikletini birkaç günlüğüne bana ödünç verebilir misin?
A number of friends saw him off.
- Birkaç arkadaş onu uğurladılar.
A number of passengers were injured.
- Birkaç yolcu yaralandı.
There were multiple disclaimers at the start of the video.
- Videonun başında birkaç feragatname vardı.
The judge was forced to slam her gavel down multiple times in order to restore order to the court.
- Hakim mahkemeye düzeni sağlamak için birkaç sefer tokmağı aşağı vurmak zorunda kaldı.
A number of friends saw him off.
- Birkaç arkadaş onu uğurladılar.
A number of students are absent today.
- Bugün birkaç öğrenci eksik.
Tom was among the few who stayed and helped.
- Tom kalan ve yardım eden birkaç kişinin arasındaydı.
You're one of the few friends I have.
- Sen sahip olduğum birkaç arkadaştan birisin.
You must not eat anything for a few days.
- Birkaç gün bir şey yememelisin.
I want some potatoes. Do you have any?
- Birkaç patates istiyorum. Hiç patatesiniz var mı?