The man passed away a few hours ago.
- Adam bir kaç saat önce vefat etti.
We almost got caught a few times.
- Biz neredeyse bir kaçkez yakalandık.
Ikeda made several silly mistakes, and so he was told off by the department head.
- Ikeda birkaç aptalca hata yaptı ve bu yüzden ona bölüm başkanı tarafından ağzının payı verildi.
Afghanistan and Iran both changed their national anthems several times in the course of the 20th century.
- Afganistan ve İran her ikisi de milli marşlarını 20.yüzyıl boyunca birkaç kez değiştirmişti.
You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
- Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
He got a broken jaw and lost some teeth.
- Kırık bir çenesi var ve birkaç dişini kaybetti.
You can't be hungry. You had a snack a few minutes ago.
- Aç olamazsın. Birkaç dakika önce abur cubur yedin.
Only a few people showed up on time.
- Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi.
Only a few people showed up on time.
- Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi.
You can't be hungry. You had a snack a few minutes ago.
- Aç olamazsın. Birkaç dakika önce abur cubur yedin.
Tom has a couple of friends in Boston.
- Tom'un Boston'da birkaç arkadaşı var.
I've seen a couple of Kurosawa's films.
- Kurosawa'nın filmlerinden birkaçını izledim.
Tom died a number of years ago.
- Tom birkaç yıl önce öldü.
Tom and Mary have gone swimming together a number of times.
- Tom ve Mary birkaç kez birlikte yüzmeye gittiler.
The judge was forced to slam her gavel down multiple times in order to restore order to the court.
- Hakim mahkemeye düzeni sağlamak için birkaç sefer tokmağı aşağı vurmak zorunda kaldı.
There were multiple disclaimers at the start of the video.
- Videonun başında birkaç feragatname vardı.
Tom died a number of years ago.
- Tom birkaç yıl önce öldü.
A number of friends saw him off.
- Birkaç arkadaş onu uğurladılar.
Tom is one of the few people I can trust.
- Tom güvenebileceğim birkaç kişiden biridir.
Tom was among the few who stayed and helped.
- Tom kalan ve yardım eden birkaç kişinin arasındaydı.
I want some potatoes. Do you have any?
- Birkaç patates istiyorum. Hiç patatesiniz var mı?
If you have any interesting books, lend me some.
- İlginç kitapların varsa, bana birkaç tane ödünç ver.