He lived in obscurity.
- O, bilinmezlik içinde yaşadı.
Do you know how to play mahjong?
- Mahjong oynamayı biliyor musun?
Do you know how to play chess?
- Satranç oynamayı biliyor musun?
Everybody knew that she was being pushy.
- Onun saldırgan olduğunu herkes biliyordu.
They knew they must fight together to defeat the common enemy.
- Ortak düşmanı yenmek için birlikte dövüşmek zorunda olduklarını biliyorlardı.
There is no knowing which team will win.
- Hangi takımın kazanacağını bilmek zor.
She got married without her parents knowing it.
- O, anne ve babasının bilgisi olmadan evlendi.
Ken is as tall as Bill.
- Ken Bill kadar uzun boylu.
Ken talks as if he knew everything.
- Ken her şeyi biliyormuş gibi konuşur.
Mr Hashimoto is known to everyone.
- Bay Hashimoto herkes tarafından bilinir.
His name is known to everyone in this town.
- Onun adı bu kasabada herkesçe bilinmektedir.